Tales of a Flame Strike
Ultima Online Forum -> Role Play
 
Yazar
Mesaj
LaVRaN
Oyuncu

Avatar

Yaş: 35
Kayıt: 21 Arl 2011
Mesajlar: 22
Cinsiyet: Erkek

Teşekkür: 1

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
LaVRaN
Oyuncu
Tales of a Flame Strike Konu: Tales of a Flame Strike
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok eskiden paylaşmış olduğum bir hikayeyi yeniden paylaşmak istedim.

Eskiden Occlonun ara sokaklarında gezen bir kadının hikayesidir bu. Kara cübbesi, şapkası, sandaletleri ile simsiyah giyinen bir kadının. Annesi ya da babasını hiç tanımamış, sokakta hayvanların içinde büyümüş birisi. Sıfırdan var ettiği serveti ile korkulası bir kadın. Işte o kişi Amux. Onu görenlerin korku ve şüphe ile kaçmasını normal karşılardı, çünkü ahlaki olarak hiçbir öğrenimi yoktu. İnsanlar ile düzgün bir bağ kuramamıştı hiçbir zaman. Hayvanların arasında kaldığı süre içerisinde onlar ile nasıl iletişime geçiceğini, nasıl kontrol edebileceğini öğrendi. Büyücülük yetenekleride olağan üstü idi. Özelliklede insanların altından çıkartarak onları yaktığı "Flame Strike" büyüsünde ondan daha iyisi geçen yüzyıllar sonra bile görülmedi. Amux savaşa olan merakını ölümcül bir düzeye taşımakta kararlıydı. Bu yüzden Britaindeki katiller ile şehir koruyucularınn savaşlarını gizli bir şekilde hergün izlerdi. Bazen o kadar iliklerinde hissederdiki savaşı, katılma gereği duyar fakat vazgeçerdi. Ta ki o güne kadar. Üstünde simsiyah zırhı, görmesinin nasip olmadığı simsiyah atı, parıl parıl parıldayan kılıcı ile savaşçıyı görene kadar. Savaşçı o sırada katil bir büyücü ile savaşıyordu. Biraz yaralı idi. Büyücü ise bütün gücünü toplamış savaşçıya ölümcül büyüler atıyordu. Bir anda aklına geldi Amuxun. Savaşın ortasına girecek ve olmadık bir anda ustalaştığı yeteneğini kullanıcaktı. Fakat doğru zaman ne zamandı? Savaşçı büyücünün üstüne koştu, kılıcı ile cübbesinde devasa bir yarık açtı. Büyücünün koruma büyüleri anında iyileştirdi onu. Hemen karşı saldırıya başladı büyücü fakat o anda savaşçının darbesi il atından düşüverdi. Yayan kaçmasının imkanı yoktu, köşeye sıkışmıştı. Artık büyücü için yapacak pek bişiy kalmamıştı. Gözlerini kapadı ve mutlak ölümü bekledi. İşte o anda anladı Amux doğru zamanın geldiğini ve savaşçıya doğru bütün gücü ile haykırdı. "Kal Vas Flam". Savaşçının altından çıkan ölümcül alevler oracıkta yanarak can vermesine sebep oldu. Büyücü gözlerini açtığında savaşçının yerde yatan cansız bedenini gördü. Yanmış bedeni çok kötü kokuyordu, zırhı derisine yapışmış ve kavurmuştu savaşçıyı. Büyücü o anda birşylerin yanlış olduğunu hissetti ve koşar adımlarla evine kaçtı. Arkadaşlarına anlattığında kimse bir anlam verememişti güçlü bir savaşçının o nasıl o şekilde öldüğüne. Dİlden dile dolaştı dedikodu. Şehirdeki herkes bu gizemli olayı merak ediyordu...
Amux şehirlere gitmeyi pek sevmezdi, ormanda hayvanları ile beraber yaşamayı kendine daha uygun görürdü. İnsanların ne denli düzenbaz olabileceklerine daha önce şahit olmuştu. Ticaretten pek anlamazdı, konuşmayı bile doğru düzgün beceremezdi. Gene de neden kin duyduğunu bilmiyordu, bu da fena halde kafasını kurcalıyordu. Cevabını aslında biliyordu, kendine itiraf edemesede anne ve babasızlık ona çok şey ifade ediyordu. Etrafta kültürlü, parlak zırhları içinde birilerini görmeye dayanamıyordu.
Artık karar vermişti, yeteneğini bu tür insanları görmemek için kullanıcaktı. Hemen kahverengi atına atlayıp Britain köprüsüne gitti, herzamanki gibi katiller ile şehrin koruyucuları arasında amansız bir savaş vardı. Aynı ırktan olan insanların bu şekil savaşmasına anlam veremiyordu. En azından yüz kişi vardı köprü üstünde. Gözleri karardı, ve şiddetli bir şekilde bağırdı. "YETER". Sesindeki öfke, kin, nefret herkesin savaşı bir anlık bırakıp ne olduğuna bakmaya zorladı. Genç kadın köprünün ortasında havada süzülüyordu. Birden simsiyah saçları alev kırmızısı renge dönüşmeye başladı. Biraz daha yükseldiğinde ağzından birkaç kelime süzüldü. "Vas Kal Vas Flam". Kimse anlam verememişti çünkü büyünün sözlerini yanlış öylemişti. Ta ki birkaç saniye sonra yerin altında binlerce alev sütunu çıkana kadar. Herkes kaçışmaya başlamıştı fakat hiçbir yararı yoktu. Alev sütunları o kadar kuvvetliydi ki birkaç metre yanındakiler bile kemilerine kadar yanıyorlardı. Ve sonunda köprü bu alevlere dayanamadı, yıkıldı.
Büyüsü bittiği zaman Amux yavaşa yıkılan köprüden denize süzüldü. Kendisi bile şaşırmıştı bu denli güçlü bir büyüyü nasıl yaptıgına. Hala yanıyordu pekçok yer, fakat ona zarar vermiyor gibi idi. Ateşi kontrol edebildiğini anlamıştı. Hemen ateşin gücü ile alevden bir kuş yarattı, üstüne bindi ve uzaklara doğru uçtu.
İşte çocuklar o günden beri ne zaman iki kişi savaşsa, Amux etraftamı diye korka korka savşırlar. Bu hikayeyi nerdenmi biliyorum? Çünkü ben Amux! "Vas Kal Vas Flam"

Alıntıdır.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
09 Oca 2017 7:52
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder  
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 1 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız