| Lose Control Guild Destanı |
Yazar
Mesaj
Dave Blake
Oyuncu
Oyuncu
Konu: Lose Control Guild Destanı
Çok uzun süre önce yazdığım bu destan Lose Control üyelerinin guilde katılma hikayelerini anlatmaktadır.İmla hataları için özür dilerim.
Britainde Bir Çatışma:
Yağmurlu ve kapkara bulutlar kaplamıştı Britainin üstünü.Hatta yağmur öylesine şiddetliydiki az ilerde köprüde karşı karşıya gelen savaşçıların ve katillerin zırhlarına isabet eden yağmur damlaları adeta büyük bir orkestrayı andırıyordu.Çarpışma okadar büyüktü ki köprünün kenarından yağmurla beraber dereye karışan sular dereyi kırmızıya boyamıştı.Derken aniden bir ses duyuldu.Herkes önce bunu bir gökgürültüsü sandı ama bu gökgürlemesi olamazdı çünkü ses giderek artıyordu.Ansızın Lord Blackthorn'un kalesinin ordan bir kaç atlı çıkageldi.Hepsi aynı anda silahlarını çektiler ve çatışmanın tam ortasına daldılar.Öylesine güçlüydülerki gelir gelmez 5 tane katili ve 4 savaşçıyı öldürdüler.Katiller ve savaşçılar neye uğradıklarını şaşırdı.Tam o sırada savaşçıların önderi Nisander atını şahlandırdı ve ileri atıldı.İleri atılmasıyla birlikte kalkanına bir kılıç vuruldu.Hemen atını döndürerek kılıcın sahibiyle savaşmaya başladı.Karşısındakinin elinde bir satır vardı ve gerçekten onu çokta iyi kullanıyordu.Nisander rakibini hızlı hamleler yaparak yenmeye çalışırken hiç beklemediği bir anda rakibinin yaptığı bir hamle sonucu kılıcını elinden düşürdü.Daha kılıcı yere düşmeden Nisander'in cansız bedeni çamur olmuş toprağan üstüne düştü.Bunu gören savaşçılar geri çekildi.Savaşçıların geri çekilmesini fırsat bilen katiller az önce gelen grubu saldırdı.Ancak bir kaç dakika içerisinde hepsi öldü.Az önce Nisander'i öldüren kişi ''Eve dönüyoruz.'' dedi.Köprünün gerisindeki gözcüde bu sözleri duydu ve şaşırdı.Çünkü savaşçılar geri çekilmişti ve şehiri koruyanlarda sadece bir kaç grup sivil ve biraz askerdi.Yani şehirin savunması yarılmıştı.Gözcü olanları hayretler içerisinde düşünürken az önceki atlılarda ortadan kaybolmuştu.
Karakale:
Britainın kuzeydoğusundaki ormanların tam ortasında göz alabidiğine büyük ve tüyler ürpertici bir kale bulunuyordu.Kale çok büyük olmasına rağmen bulunduğu yer itibariyle kimse onu fark etmemişti.Çünkü kalenin bulunduğu ormanda gizli birşeyler olduğu ve o ormana girenin bidaha çıkamadığı gibi söylentiler vardı.O yüzden hiç kimse o ormana giremeye cesaret edemiyordu ve bu nedenle oraya Yasak Cehennem deniliyordu.Oraya koca bir şehir kurabilirdiniz ve bu şehiri gerçekten kimse bulamazdı.İşte bu nedenle saklı bir kale yapılacak en iyi yer orasıydı.
Kaleden bir takım sesler geliyordu.İçeride bir masanın etrafına oturmuş biralarını içen ve yemek yiyen 8 kişi vardı.Bunlar az önceki çatışmadan gelen atlılardan başkası değildi elbette.içlerinde biri ''Neden şehre saldırmadık?''dedi.Masanın en başındaki savaşçı ayağa kalkarak ''Acizlere saldırmak sadece acizlere yakışır.''dedi ve sinirli bir şekilde yerine oturarak birasını yudumlamaya devam etti.Bu kişi çatışmada Nisander'i öldüren Estaban'dan başkası değildi.Tüm bu atlılar Estaban'ın liderliğini yaptığı Lose Control guildinin üyeleriydi.Lose Control ismi tüm Sosaria çevresinde bilinir ve ölümüne korkulurdu.Şimdiye kadar girdikleri hiçbir çatışmada bir tek adam bile kaybetmemişlerdi.Bu nedenle ölümsüz olduklarına dair söylentiler vardı.Az önce Estaban'ın söylediği sözler karşısında tüm guild üyeleri susmuştu.Hatta az önce kendi aralarında konuşan Pablo De Manuel ve Black'te susmuşlardı.
Pablo De Manuel ve Black:
Bu iki savaşçıda aynı yetimhanedeki büyümüş iki kardeşti.İsimlerini bir gece onları yetimhanenin önünde bulan yetimhane müdiresi Elanor vermişti.Yetimhanede birbirinin en iyi arkadaşı olan bu iki kardeşin hayatı yetimhanelerinin yağmalanmasıyla aniden değişti.Bir grup köylü yetimhanenin bulunduğu arazinin kendilerine ait olduğunu belirterek yetimhaneyi basmış ve herkesi öldürmüşlerdi.Ancak müdire Elanor, Pablo ve Black'la birlikte bir kaç çocuğu kurtarmayı başarmıştı.İşte o andan itibaren içlerinde bir intikam ateşi belirmişti.Bir kaç yıl sonra koyü basarak tüm köy halkını öldürmüşlerdi.İntikamlarını almalarına rağmen içlerindeki ateş hâla sönmemişti.Tam bu sırada bir katil olan Estaban'la tanışıp guildine katılmaya karar verdiler.
Estaban:
Küçüklüğünden beri maceraya düşkün Estaban hep bir ulu bir savaşçı olmayı hayal ederdi.Ancak hiç birşey istediği gibi olmadı.Bir gün en iyi arkadaşı Adrian'la oyun oynarken bir kaza sonrası babasının ona hediye ettiği bıçağı arkadaşının göğsüne sapladı.Ne yaptıysa kimseye bunun bir kaza olduğuna inandıramadı ve köyünden ayrıldı.Artık insanlardan olabildiğince nefret ediyor ve hiçkimseye güvenmiyordu.Ancak nekadar güçlü olursa olsun çok fazla insanla başa çıkamazdı.İşte tam bu anda Pablo ve Black'e rastladı.
Dave Blake:
Hep büyük bir güce sahip olmayı dilerdi.Hatta öyleki çocukken babasının ona verdiği kılıç derslerini hiç aksatmazdı.Derslerde okadar çok şey öğreniyor ve güçlübir savaşçı olma yolunda hızla ilerliyordu.Hazır olduğunu hissedince köyünde ayrıldı, artık o bir kolcuydu.Bir gün gecelediği hana bir grup savaşçı geldi.Dave koskocaman bir masada tek başına oturuyordu ve handa oturacak başka masa yoktu.Dave'in yanına gelen savaşçılar masadan kalkmasını aksi takdirde kendi açısından hiçte iyi olmayacağını söyledi.Sözlere hiçbir karşılık vermeyen Dave karşısında savaşçılar iyice sinirlenmişti ve biri aniden kılıcını çekerek hamle yaptı.Dave tek bir harekette adamı yere serdikten sonra diğerleride saldırmaya başladı.Kısa bir süre sonra tüm savaşçılar ölü olarak yerde duruyordu.Tamda o sırada başka bir masadan ayağa kalkan Estaban Dave'in masasına gidip oturdu.Ona daha fazla güç ve ün vaad etti.Bu vaadler karşısında etkilenen Dave Estaban'ın guildine katılmayı kabul etti.
Estafan Rua:
Britain ordularının en iyi askerlerinden biriydi.Ancak bir iftira sonucu hapse düşmüştü.İftira atan ise komutanı Hector'dan başkası değildi.Estafan okadar iyiydiki yakında kendi yerini alabileceğini hisseden Hector iftira atarak onun hapse gitmesine neden olmuştu.Hapisten kaçan Estafan Hector'u bularak öldürdü.Artık Britain'de kalamazdı çünkü o artık bir katildi.Bir süre sonra Black'le tanıştı.Black onu Estaban'la tanıştırdıktan sonra bir L'C üyesi olmuştu.
Emcho Hristov:
Emcho basit bir köylü çocuğuydu.Bir akşam köylerini basan bir askeri öldürmüştü.İşte hayatı o andan itibaren değişti.Askerler yaralılarını alarak geri çekildi.Babası Emcho'ya artık burada kalamıyacağını ve hemen oradan gitmesi gerektiğini söyledi, o da öyle yaptı.Hemen köyünü terk etti.Yolda giderken içinde bir gariplik hissetti.Bu bir insanı öldürmenin doyumsuz keyfi ve nefretten başka bir şey değildi.Çok geçmeden oda L'Cye katıldı.
Schizophren Superstar:
Babası gibi bir avcı olmak isteyen Schizophren, çocukluğundan itibaren ok kullanıyordu.Bir gün katıldığı bir nişancılık yarışmasında haksızlığa uğradı.Bunu gururuna yediremeyen Schizophren yarışmaya katılan tüm katılımcıları ve juri üyelerini öldürüp oradan kaçtı.Daha sonra okunun yanında ona daha büyük bir güç sağlayacak kara büyüye merak saldı ve bu konuda ustalaştı.Bir süre sonra yolu Dave'le kesişti ve artık oda bir L'C üyesiydi.
Pablo Escobar:
Grego adlı bir toplum üyesi olan Pablo, eski Grego geleneklerine göre ayaklandığı andan itibaren savaş eğitimi almaya başlamış, 7yaşına geldiğindeyse daha üstün yeteneklerle donatılmak üzere savaş kalesine gönderilmişti.Gregolar bu eğitimle yüzyıllardır en iyi savaşçıları yetiştirmekteydi.Pablo'da bu eğitimden payına düşeni almış bir şekilde vatanına geri dönmüştü.Gelir gelmez babasıyla en sevdiği aktivite olan avlanmaya çıkmak için hazırlığa başladı.Babası Grego halkının önderi Fable Escobardı.Bir süre sonra Pablo hazırlıkları tamamladı ve yol koyuldular.Bir kaç saat ilerledikten sonra ormanın kuytu bir yerinde geyik beklemeye başladılar.Ancak tam o anda ormanın o muhteşem sessizliğini bir ok sesi yardı.Bir çığlık sesinden sonra Fable'nin bedeni sararmış yaprakların üzerine düştü.Pablo etrafına bakındıktan sonra babasını önüne koyup şehre geri döndü.Olanları anlattı.Ancak kimse ona inanmadı.Çünkü babasından sonra tahta geçecek tek kişi Pablo'ydu ve taht için bunu yaptığını düşünüyorlardı.Meclis üyelerinin kafasında da bu düşünce yer alıyordu.Bu yüzden Pablo hakkında idam kararı verildi.Alına kararı duyan Pablo'ysa meclis binasını basarak tüm üyeleri öldürdü ve çok sevdiği halkını ve vatanını terk etti.Derken bir gün Pablo De Manuel ve Blackle karşılaştı.Bu karşılaşmadan sonra oda bir Lose Control üyesi Oldu.
Timoty Skinhead:
Sıradan bir elçiydi ve her elçi gibi kendini korumaya yetecek kadar savaş eğitimi almıştı.Ancak bu eğitim onun bir katil olmasından başka bir işe yaramayacaktı.Her pazar akşamı olduğu gibi Sosarida olup biten gelişmeleri başelçiye bildirmiş ve odasına doğru ilerlemekteydi.Kocaman saray koridorunda yürürken az ilerideki bir kapıdan bir takım sesler duydu.Kapıya yaklaştı ve açarak içeri girdi.Gördüğü manzaraysa inanılmaz derecede şaşırtıcıydı.Kraliçe ve Kral'ın Başdanışman'ı öpüşüyordu.Kapıdan birinin girdiğini gören Başdanışman hemen kılıcını kavradı ve kapıya doğru ilerledi.Timoty'de belindeki kılıcını çekmiş hazır bir vaziyette bekliyordu.Bir iki kılıç sesinin ardından kılıcın insan etindeki o iç gıdıklayıcı sesi duyuldu ve Başdanışmanın cansız bedeni yerdeki altın yaldızlı halının üstüne düştü.Aradan bir kaç saniye geçtikten sonra odaya muhafızlar girdi.Bir süre sonra Kral'da odaya geldi.Kraliçe'ye ne olduğunu sordu.Ancak doğruyu söylerse öldürüleceğini bilen Kraliçe yalan söyledi ve Timoty'nin ona tecavüz etmek istediğini Başdanışma'nıysa bunu engellemek isterken Timoty'nin öldürdüğünü söyledi.Bunu duyan Kral Timoty'yi yarın öldürtmek için zindana gönderdi.Asılacağı günün gecesi Timoty zindandan kaçtı.Bir gün bir handa gecelerken Estaban'la karşılaştı ve bir Lose Control üyesi oldu.
Elrond Rose:
Britainia'da kapkaç yapan büyük bir çetenin lideriydi.Bu çete öyle büyüktüki, merkezleri olan Britainia lağamlarının yarısını altınla doldurdukları söylenirdi.Artık Britainia'da suç oranı okadar artmıştıki Lord British bir önlem almaya karar verdi.Hemen en iyi askerlerden olan özel korumaları Prepreslerin komutanı Homerus'u çağırdı ve ona derhal Britainia topraklarındaki tüm çeteleri yok etme emrini verdi.Bu sırada Elrond en sevdiği iş olan pazardan yemek çalıp onları miğdeye indirmekle meşguldü.Akşam olup pazar toplanmaya başladığında Elrond çetenin merkezine geri döndü.Ancak daha lağama girer girmez her zamankinden farklı bir duman ve iğrenç bir koku duydu.Az ilerlediğindeyse tüm arkadaşlarının yakılmış cesetlerini gördü.O an tüm Britainialılardan intikam almak için yemin etti.Estaban'a yaptığı bir iyilik sonucunda Lose Control guildine katıldı.
Britainde Bir Çatışma:
Yağmurlu ve kapkara bulutlar kaplamıştı Britainin üstünü.Hatta yağmur öylesine şiddetliydiki az ilerde köprüde karşı karşıya gelen savaşçıların ve katillerin zırhlarına isabet eden yağmur damlaları adeta büyük bir orkestrayı andırıyordu.Çarpışma okadar büyüktü ki köprünün kenarından yağmurla beraber dereye karışan sular dereyi kırmızıya boyamıştı.Derken aniden bir ses duyuldu.Herkes önce bunu bir gökgürültüsü sandı ama bu gökgürlemesi olamazdı çünkü ses giderek artıyordu.Ansızın Lord Blackthorn'un kalesinin ordan bir kaç atlı çıkageldi.Hepsi aynı anda silahlarını çektiler ve çatışmanın tam ortasına daldılar.Öylesine güçlüydülerki gelir gelmez 5 tane katili ve 4 savaşçıyı öldürdüler.Katiller ve savaşçılar neye uğradıklarını şaşırdı.Tam o sırada savaşçıların önderi Nisander atını şahlandırdı ve ileri atıldı.İleri atılmasıyla birlikte kalkanına bir kılıç vuruldu.Hemen atını döndürerek kılıcın sahibiyle savaşmaya başladı.Karşısındakinin elinde bir satır vardı ve gerçekten onu çokta iyi kullanıyordu.Nisander rakibini hızlı hamleler yaparak yenmeye çalışırken hiç beklemediği bir anda rakibinin yaptığı bir hamle sonucu kılıcını elinden düşürdü.Daha kılıcı yere düşmeden Nisander'in cansız bedeni çamur olmuş toprağan üstüne düştü.Bunu gören savaşçılar geri çekildi.Savaşçıların geri çekilmesini fırsat bilen katiller az önce gelen grubu saldırdı.Ancak bir kaç dakika içerisinde hepsi öldü.Az önce Nisander'i öldüren kişi ''Eve dönüyoruz.'' dedi.Köprünün gerisindeki gözcüde bu sözleri duydu ve şaşırdı.Çünkü savaşçılar geri çekilmişti ve şehiri koruyanlarda sadece bir kaç grup sivil ve biraz askerdi.Yani şehirin savunması yarılmıştı.Gözcü olanları hayretler içerisinde düşünürken az önceki atlılarda ortadan kaybolmuştu.
Karakale:
Britainın kuzeydoğusundaki ormanların tam ortasında göz alabidiğine büyük ve tüyler ürpertici bir kale bulunuyordu.Kale çok büyük olmasına rağmen bulunduğu yer itibariyle kimse onu fark etmemişti.Çünkü kalenin bulunduğu ormanda gizli birşeyler olduğu ve o ormana girenin bidaha çıkamadığı gibi söylentiler vardı.O yüzden hiç kimse o ormana giremeye cesaret edemiyordu ve bu nedenle oraya Yasak Cehennem deniliyordu.Oraya koca bir şehir kurabilirdiniz ve bu şehiri gerçekten kimse bulamazdı.İşte bu nedenle saklı bir kale yapılacak en iyi yer orasıydı.
Kaleden bir takım sesler geliyordu.İçeride bir masanın etrafına oturmuş biralarını içen ve yemek yiyen 8 kişi vardı.Bunlar az önceki çatışmadan gelen atlılardan başkası değildi elbette.içlerinde biri ''Neden şehre saldırmadık?''dedi.Masanın en başındaki savaşçı ayağa kalkarak ''Acizlere saldırmak sadece acizlere yakışır.''dedi ve sinirli bir şekilde yerine oturarak birasını yudumlamaya devam etti.Bu kişi çatışmada Nisander'i öldüren Estaban'dan başkası değildi.Tüm bu atlılar Estaban'ın liderliğini yaptığı Lose Control guildinin üyeleriydi.Lose Control ismi tüm Sosaria çevresinde bilinir ve ölümüne korkulurdu.Şimdiye kadar girdikleri hiçbir çatışmada bir tek adam bile kaybetmemişlerdi.Bu nedenle ölümsüz olduklarına dair söylentiler vardı.Az önce Estaban'ın söylediği sözler karşısında tüm guild üyeleri susmuştu.Hatta az önce kendi aralarında konuşan Pablo De Manuel ve Black'te susmuşlardı.
Pablo De Manuel ve Black:
Bu iki savaşçıda aynı yetimhanedeki büyümüş iki kardeşti.İsimlerini bir gece onları yetimhanenin önünde bulan yetimhane müdiresi Elanor vermişti.Yetimhanede birbirinin en iyi arkadaşı olan bu iki kardeşin hayatı yetimhanelerinin yağmalanmasıyla aniden değişti.Bir grup köylü yetimhanenin bulunduğu arazinin kendilerine ait olduğunu belirterek yetimhaneyi basmış ve herkesi öldürmüşlerdi.Ancak müdire Elanor, Pablo ve Black'la birlikte bir kaç çocuğu kurtarmayı başarmıştı.İşte o andan itibaren içlerinde bir intikam ateşi belirmişti.Bir kaç yıl sonra koyü basarak tüm köy halkını öldürmüşlerdi.İntikamlarını almalarına rağmen içlerindeki ateş hâla sönmemişti.Tam bu sırada bir katil olan Estaban'la tanışıp guildine katılmaya karar verdiler.
Estaban:
Küçüklüğünden beri maceraya düşkün Estaban hep bir ulu bir savaşçı olmayı hayal ederdi.Ancak hiç birşey istediği gibi olmadı.Bir gün en iyi arkadaşı Adrian'la oyun oynarken bir kaza sonrası babasının ona hediye ettiği bıçağı arkadaşının göğsüne sapladı.Ne yaptıysa kimseye bunun bir kaza olduğuna inandıramadı ve köyünden ayrıldı.Artık insanlardan olabildiğince nefret ediyor ve hiçkimseye güvenmiyordu.Ancak nekadar güçlü olursa olsun çok fazla insanla başa çıkamazdı.İşte tam bu anda Pablo ve Black'e rastladı.
Dave Blake:
Hep büyük bir güce sahip olmayı dilerdi.Hatta öyleki çocukken babasının ona verdiği kılıç derslerini hiç aksatmazdı.Derslerde okadar çok şey öğreniyor ve güçlübir savaşçı olma yolunda hızla ilerliyordu.Hazır olduğunu hissedince köyünde ayrıldı, artık o bir kolcuydu.Bir gün gecelediği hana bir grup savaşçı geldi.Dave koskocaman bir masada tek başına oturuyordu ve handa oturacak başka masa yoktu.Dave'in yanına gelen savaşçılar masadan kalkmasını aksi takdirde kendi açısından hiçte iyi olmayacağını söyledi.Sözlere hiçbir karşılık vermeyen Dave karşısında savaşçılar iyice sinirlenmişti ve biri aniden kılıcını çekerek hamle yaptı.Dave tek bir harekette adamı yere serdikten sonra diğerleride saldırmaya başladı.Kısa bir süre sonra tüm savaşçılar ölü olarak yerde duruyordu.Tamda o sırada başka bir masadan ayağa kalkan Estaban Dave'in masasına gidip oturdu.Ona daha fazla güç ve ün vaad etti.Bu vaadler karşısında etkilenen Dave Estaban'ın guildine katılmayı kabul etti.
Estafan Rua:
Britain ordularının en iyi askerlerinden biriydi.Ancak bir iftira sonucu hapse düşmüştü.İftira atan ise komutanı Hector'dan başkası değildi.Estafan okadar iyiydiki yakında kendi yerini alabileceğini hisseden Hector iftira atarak onun hapse gitmesine neden olmuştu.Hapisten kaçan Estafan Hector'u bularak öldürdü.Artık Britain'de kalamazdı çünkü o artık bir katildi.Bir süre sonra Black'le tanıştı.Black onu Estaban'la tanıştırdıktan sonra bir L'C üyesi olmuştu.
Emcho Hristov:
Emcho basit bir köylü çocuğuydu.Bir akşam köylerini basan bir askeri öldürmüştü.İşte hayatı o andan itibaren değişti.Askerler yaralılarını alarak geri çekildi.Babası Emcho'ya artık burada kalamıyacağını ve hemen oradan gitmesi gerektiğini söyledi, o da öyle yaptı.Hemen köyünü terk etti.Yolda giderken içinde bir gariplik hissetti.Bu bir insanı öldürmenin doyumsuz keyfi ve nefretten başka bir şey değildi.Çok geçmeden oda L'Cye katıldı.
Schizophren Superstar:
Babası gibi bir avcı olmak isteyen Schizophren, çocukluğundan itibaren ok kullanıyordu.Bir gün katıldığı bir nişancılık yarışmasında haksızlığa uğradı.Bunu gururuna yediremeyen Schizophren yarışmaya katılan tüm katılımcıları ve juri üyelerini öldürüp oradan kaçtı.Daha sonra okunun yanında ona daha büyük bir güç sağlayacak kara büyüye merak saldı ve bu konuda ustalaştı.Bir süre sonra yolu Dave'le kesişti ve artık oda bir L'C üyesiydi.
Pablo Escobar:
Grego adlı bir toplum üyesi olan Pablo, eski Grego geleneklerine göre ayaklandığı andan itibaren savaş eğitimi almaya başlamış, 7yaşına geldiğindeyse daha üstün yeteneklerle donatılmak üzere savaş kalesine gönderilmişti.Gregolar bu eğitimle yüzyıllardır en iyi savaşçıları yetiştirmekteydi.Pablo'da bu eğitimden payına düşeni almış bir şekilde vatanına geri dönmüştü.Gelir gelmez babasıyla en sevdiği aktivite olan avlanmaya çıkmak için hazırlığa başladı.Babası Grego halkının önderi Fable Escobardı.Bir süre sonra Pablo hazırlıkları tamamladı ve yol koyuldular.Bir kaç saat ilerledikten sonra ormanın kuytu bir yerinde geyik beklemeye başladılar.Ancak tam o anda ormanın o muhteşem sessizliğini bir ok sesi yardı.Bir çığlık sesinden sonra Fable'nin bedeni sararmış yaprakların üzerine düştü.Pablo etrafına bakındıktan sonra babasını önüne koyup şehre geri döndü.Olanları anlattı.Ancak kimse ona inanmadı.Çünkü babasından sonra tahta geçecek tek kişi Pablo'ydu ve taht için bunu yaptığını düşünüyorlardı.Meclis üyelerinin kafasında da bu düşünce yer alıyordu.Bu yüzden Pablo hakkında idam kararı verildi.Alına kararı duyan Pablo'ysa meclis binasını basarak tüm üyeleri öldürdü ve çok sevdiği halkını ve vatanını terk etti.Derken bir gün Pablo De Manuel ve Blackle karşılaştı.Bu karşılaşmadan sonra oda bir Lose Control üyesi Oldu.
Timoty Skinhead:
Sıradan bir elçiydi ve her elçi gibi kendini korumaya yetecek kadar savaş eğitimi almıştı.Ancak bu eğitim onun bir katil olmasından başka bir işe yaramayacaktı.Her pazar akşamı olduğu gibi Sosarida olup biten gelişmeleri başelçiye bildirmiş ve odasına doğru ilerlemekteydi.Kocaman saray koridorunda yürürken az ilerideki bir kapıdan bir takım sesler duydu.Kapıya yaklaştı ve açarak içeri girdi.Gördüğü manzaraysa inanılmaz derecede şaşırtıcıydı.Kraliçe ve Kral'ın Başdanışman'ı öpüşüyordu.Kapıdan birinin girdiğini gören Başdanışman hemen kılıcını kavradı ve kapıya doğru ilerledi.Timoty'de belindeki kılıcını çekmiş hazır bir vaziyette bekliyordu.Bir iki kılıç sesinin ardından kılıcın insan etindeki o iç gıdıklayıcı sesi duyuldu ve Başdanışmanın cansız bedeni yerdeki altın yaldızlı halının üstüne düştü.Aradan bir kaç saniye geçtikten sonra odaya muhafızlar girdi.Bir süre sonra Kral'da odaya geldi.Kraliçe'ye ne olduğunu sordu.Ancak doğruyu söylerse öldürüleceğini bilen Kraliçe yalan söyledi ve Timoty'nin ona tecavüz etmek istediğini Başdanışma'nıysa bunu engellemek isterken Timoty'nin öldürdüğünü söyledi.Bunu duyan Kral Timoty'yi yarın öldürtmek için zindana gönderdi.Asılacağı günün gecesi Timoty zindandan kaçtı.Bir gün bir handa gecelerken Estaban'la karşılaştı ve bir Lose Control üyesi oldu.
Elrond Rose:
Britainia'da kapkaç yapan büyük bir çetenin lideriydi.Bu çete öyle büyüktüki, merkezleri olan Britainia lağamlarının yarısını altınla doldurdukları söylenirdi.Artık Britainia'da suç oranı okadar artmıştıki Lord British bir önlem almaya karar verdi.Hemen en iyi askerlerden olan özel korumaları Prepreslerin komutanı Homerus'u çağırdı ve ona derhal Britainia topraklarındaki tüm çeteleri yok etme emrini verdi.Bu sırada Elrond en sevdiği iş olan pazardan yemek çalıp onları miğdeye indirmekle meşguldü.Akşam olup pazar toplanmaya başladığında Elrond çetenin merkezine geri döndü.Ancak daha lağama girer girmez her zamankinden farklı bir duman ve iğrenç bir koku duydu.Az ilerlediğindeyse tüm arkadaşlarının yakılmış cesetlerini gördü.O an tüm Britainialılardan intikam almak için yemin etti.Estaban'a yaptığı bir iyilik sonucunda Lose Control guildine katıldı.
07 Eyl 2010 1:57, Değiştirme: 08 Eyl 2010 10:24 (Toplamda 1 kere)
Ajdar
Efsane
Efsane
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı
Kurgu güzel tek solukta okudum.Umarım devamı gelir yoksa alırım sizden tüm yetkimi !
07 Eyl 2010 19:07
Akmerkez
Deneyimli Oyuncu
Deneyimli Oyuncu
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı
güsel 
07 Eyl 2010 19:10
Kro
Efsane
Efsane
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı Ajdar yazmış:
senin izindeyiz
07 Eyl 2010 19:39
Ztchalia
Deneyimli Oyuncu
Deneyimli Oyuncu
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı
Dave'nin hikayesi Tarkan filmi gibi olmuş lhfpğdflhpğsdflhj
08 Eyl 2010 3:47
Sergulath
Büyük Usta
Büyük Usta
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı
Dave ile kesişti ne demek hemşerim.
08 Eyl 2010 6:38
Dave Blake
Oyuncu
Oyuncu
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı Sergulath yazmış:
İçiniz fesat hemşerim
Şaka bir yana bakınca üstünden neredeyse 3.5 yıl geçmiş bu hikayelerin.Tabi ozamanlar LoTR'un etkisindeydik 
08 Eyl 2010 10:24
arannox
Büyük Usta
Büyük Usta
Konu: Yanıt: Lose Control Guild Destanı
Güzel olmuş tebrikler.
Yalnız x'dan başkası değildi kalıbını çok kullanmışsınız. En azından bir kaçını değiştirirseniz 10 numara olur. Çalışmışsınız zaten, gerekeni yapmışsınız. Tabi ya. Bedava ya bedava neden yorulasınız ki.
Yalnız x'dan başkası değildi kalıbını çok kullanmışsınız. En azından bir kaçını değiştirirseniz 10 numara olur. Çalışmışsınız zaten, gerekeni yapmışsınız. Tabi ya. Bedava ya bedava neden yorulasınız ki.
08 Eyl 2010 12:12
  |
|
| 1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 8 mesaj ] |
| Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |