Willduin
Ultima Online Forum -> Role Play
 
Yazar
Mesaj
willduin
Geçiyordum Uğradım



Yaş: 40
Kayıt: 31 Oca 2011
Mesajlar: 2

Durumu: Çevrimdışı

willduin
Geçiyordum Uğradım
Willduin Konu: Willduin
Alıntıyla Cevap Gönder
1.KISIM

WILLDUIN İN HAYATI

1.Bölüm Willduin in Doğuşu

Melianor diyarında özgür ırklar, Karanlıklar efendisi Necrolus'un karanlık hükümdarlığına son vereli henüz bir kaç yıl olmuştu.Elf şehri olan Sindarin'de yeni bir çocuk doğmuştu ve daha önce Melianor üzerinde hiç bir elf in kızıl gözleri yoktu.Bu yeni doğan çocuğun gözleri alev gibi
parlıyordu ve çocuğun babası Gildaros ona Willduin ismini koymuştu.Necrolus yenilmiş ve bütün ırklar(Melianor daki ırklar Elf,cüce ve insan) eskisi gibi barış ve huzur içerisinde yaşamaya başlamış ve Necrolus'un açtığı yaraları yeni yeni sarmaya başlamıştı.Dünya'nın eski düzeni yeniden oluşmaya başlaya dursun.Kızıl gözlü çocuğun ismi yayılmaya başlamıştı.
Daha önce hiç böyle bir şey görülmemişti kızıl gözlü bir elf,bir çok kişi gelip bu çocuğu kendi gözleriyle görmek istedi ve yıllarca Sindarin şehrine akın ettiler.Willduin'in annesi onu doğururken ölmüştü.Ve onu babası büyütüyordu.Gildaros a sevdiği kadından kalan tek şey oğlu Willduin'di ve ona hiç birşey olmayacağına söz vermişti kendi kendine.Ve çocuğu görmek için akın edenler yüzünden çok tedirgindi ona bir zarar vereceklerini düşünüyordu.Bir süre sonra yani çocuğun saçları çıkmaya başladığında yine bütün dünya şok olmuştu Willduin'in saçlarıda tıpkı gözleri gibi kıpkızıldı.Willduin çok özel bir çocuktu bu daha doğumunda belli olmuştu.Fakat Willduin in tek özelliği fiziksel olanlar değildi.

2.Bölüm Willduin in Gençlik Yılları

Willduin 13 yaşına kadar sakin bir hayat geçirmişti tabi onu merak edenlerin sürekli ziyaretleri sayılmazsa.Ama 14 yaşına girdiğinde doğuştan ona bahşedilen bir özelliğini keşfetti.Willduin telepatik güçlere sahipti.İstediği her objeyi yerinden kımıldata biliyor onları eğip bükebiliyordu.
Bu yeteneğini bir süre gizli tuttu evde gizli gizli bir şeyler eğip büküyordu,masaları sandalyeleri havaya kaldırıyordu.Ve bir gün babası bunu fark etmişti.Babası ilk başta Willduin'in bu yeteneğinden korkmuştu fakat kendiside büyücülük hakkında biraz bilgiliydi ve onu büyü akademisine yollamayı düşündü.Akademi elflerin başkenti Celen Nurnen'deydi.Willduin 17 yaşında babası ile başkente taşındı o yılın ekim ayında akademide büyücülük eğitimi almaya başladı.Babası şehirin biraz dışında kalan dağlarda madencilik yaparak geçimlerini sağlıyordu.
Willduin'de akademiden arta kalan zamanlarında sık sık babasına yardım ediyordu.Willduin 4 yıl sonra yani 21 yaşına geldiğinde akademiyi bitirmişti ve çok yetenekli bir büyücü olmuştu.Bir gün Willduin babasıyla madenden döndüğünde hava çoktan kararmıştı ve uyku bastırıyordu erkenden uyudu o gece bir rüya gördü bu rüya Willduin in kaderini değiştirecekti.Willduin rüyasında madene yalnız başına gitmişti.Ve hiç bir büyü yeteneğini kullanmadan bir kazmayla yeri büyük bir istekle kazıyordu ve biraz kazdıktan sonra simsiyah bir küre bulmuştu.Willduin kazmayı fırlatarak küreyi avcuna almıştı.Fazla büyük bir küre değildi bir elinin avcuna sığıyordu.Küreyi avcuna almasıyla birlikte madenin girişi çökmeye başladı.Ve Willduin'in tam karşısında alevlerden oluşan bir kapı açılmıştı.Kapı devasa bir şeydi.Ve içerisinden alevler fışkırıyordu.Willduin bu olarlardan biraz korkup gerilemişti.Ve kapı ardına kadar açıldığında içinden bir iblis çıkmıştı.Alevler gibi kırmızıydı.Ve gölgeden kanatları ve boynuzları vardı.Üç insan boyundaydı.Elinde devasa bir kılıç tutuyordu ve kılıç alevler içinde yanıyordu.İblis Willduin'e birşeyler söylemeye başladı ve elini ona uzattı.Willduin ter içinde uyandığında yatağındaydı ve gün yeni aydınlanmaktaydı.Willduin iblisin dediklerinden sadece "Benim olanı geri vericeksin." dediğini hatırlıyordu.Willduin bir kaç hafta sonra madene gitmeye karar verdi.Ve rüyasını babasına anlattı.Birlikte madene gittiler ve kazmaya başladılar saatlerce kazdılar.Sonunda Willduin kazmanın bir şeye çarptığını hissetti orayı eştiğinde siyah küre ona bakıyordu.Willduin ve babası hayretler içinde kaldı.Biraz oturup ne yapacaklarını düşündüler.Buraya kadar herşey güzel fakat ya küre yi alınca rüyasındaki gibi bir iblis çıkıpta gelirse.Ama bu küre çok değerli olmalıydı.Onlara uzun yıllar yetecek kadar para sağlaya bilirdi.Willduin küreyi almaya karar verdi.Ve birazda korkarak küreyi avcuna aldı.Biraz bekledi ama hiç bir şey olmadı.Babasıyla birlikte evlerine geri döndüler.Babası küreyi satmak istiyordu fakat Willduin sanki bu küreye bağlanmıştı.Babasının tüm ısrarlarına rağmen küreyi ona vermiyor her gece baş ucuna koyup yatıyor gittiği her yerde yanında götürüyordu.Aradan bir kaç yıl geçmişti ve babasının işleri hiçde iyiye gitmiyordu.Bir gün küreyi Willduin uyurken çalmak zorunda kaldı ve onu sabaha karşı zengin bir tüccara sattı.Willduin kalktığında çılgına dönmüştü ve babasının küreyi sattığını öğrendiğinde okadar sinirlenmiştiki.Kızıl gözleri bulundukları odayı saran kızıl bir ışık hüzmesi ortaya çıkarmıştı.Bu çok kısa süren bir ışık hüzmesi olmuştu ve Willduin ilkkez bu kadar sinirlenmişti.Ve rüzgar gibi ev den dışarı çıktı.Babası korkudan oturduğu sandalyeye çakılı kalmıştı adeta.Willduin atına bindi ve tüccarın bulunduğu yere gitti oraya vardığında tüccar çoktan Morthil şehrine gitmek için ayrılmıştı.Willduin atını rüzgar gibi sürüyordu ve Morthil şehrine doğru yollandı.Bir kaç gün sonra bir kervana rastladı ve kürenin burada olduğunu hissediyordu adeta.Kervan liderini buldu ve ondan küreyi istedi fakat kervan lideri küreyi sakladığı keseyi belinden çözüp çantasına koymaya hazırlanıyordu.Belli ki küreyi Willduin'e vermeye hiç niyeti yoktu.Willduin in gözleri yine ışıldamaya başladı.Bir el hareketiyle küreyi avcuna çekti.Kervan askerleri ona saldırmaya başladı.Fakat Willduin öfkeden ne yaptığını bilmiyordu askerlerin üzerine lanetli büyüler yapıyor telepatik güçleriyle kollarını bacakalarını kırıyordu.O gün bütün kervandakileri katletmişti.Willduin içindeki kötü ruhu serbest bırakmıştı.Dövüş esnasında üzerindeki cüppe paçavraya dönmüştü.Kervandan bulduğu siyah bir cüppeyi üzerine geçirdi ve kopşonunu örterek dağlara doğru uzaklaştı.

3.Bölüm Necrolus İttifakı ve Karanlık Çağa Giriş

Willduin o gün neden bu kadar canileştiğini anlayamadı.O kervandaki herkesi neden öldürdüğünü anlayamadı.Bütün sebebini siyah küreye bağlamıştı.Dağlarda yaşamaya başlayalı 60 yıl olmuştu bile artık bir katildi hatta bir katildende öte o kadar insanı katleden cani bir varlıktı artık.Minicik, bir avuca sığan siyah bir taş yüzünden bütün kaderi değişmişti.Babasını çok özlüyordu.Neden o küreyi satmadım diye düşündü yıllarca,hep o rüyayı görmemiş olmak istedi.Ama bu onun kaderiydi fakat yanlış yönde kullandığının farkına varmıştı ve artık bunun geri dönüşü yoktu.60 yıl boyunca çok fazla güçlendi.İlk kez babasına kızdığı zaman gözlerinden çıkan ışık hüzmelerinin nasıl meydana geldiğini bilmiyordu.Fakat şimdi bunun ne anlama geldiğini anlamıştı.Bu ona doğuştan bahşedilen bir güçtü.Çok sinirlendiğinde yada gücünü zorladığında ortaya çıkıyordu.Ve ona inanılmaz bir güç kazandırıyordu.Ve bu gücü kontrol etmeyi örenmişti.Çok nadiren bazı köylere iniyor biraz haber topluyor ve yiyecek birşeyler alıyordu.60 yıl boyunca sessiz sedasız dolandı dağlarda taki Necrolus İttifakı ile ilgili bir havadise kadar.
Anlatılana göre Karanlıklar efendisi Necrolus yenileceğini anladığında ruhunu siyah bir küreye hapsetmişti böylelikle tekrar dünyaya dönebilirdi.Ve onu dünyaya geri getiren kişi inanılmaz güçlere sahip olacaktı.Yıllardır bu küreyi dünyanın dört bir yanında gizlice arayan ittifak üyeleri hala bir sonuca varamamıştı.Varamazlardıda çünkü küre Willduin'deydi.Willduin Necrolus un nekadar kötü bir iblis olduğunu biliyordu ve onun gazabı sona erdiğinde dünya ya gelmiş olmaktan minnettardı.Fakat yalnızdı,bir suçluydu gidecek hiç bir yeri yoktu bunca yıl sonra babası onu affedecekmiydi.Ve güç,Willduin gücü seviyordu.küre ile ilgili olan havadisde ise inanılmaz güçlerden bahsediliyordu.Ve Willduin bir nevi çaresizdi.Ya sonsuza dek böyle yaşayacaktı.Yada Necrolus İttifakı'nı bulup onlara katılacak ve Necrolus'u dünya ya geri getirip dünyayı tekrar Karanlık Çağa sokacaktı.
Willduin bir kaç gün düşündü.Ama küre yüzünden kişiliğini kaybetmişti ona bir nevi bağlanmıştı peki ya onu birine verebilecekmiydi.Belkide güce olan tutkusundan belkide çaresizliğinden kararını verdi.Ama bu kararda emindi.Necrolus İtiifakı'nı aramaya başladı nerede olurlardı,kimlerdi,onları nasıl bulacağını bilmiyordu.Yine dağlarda ikamet etmeye başladı aradan 3 yıl geçmişti en ufak bir ize bile rastlayamamıştı.Artık umudu kalmamıştı bu küreden kurtulmak istiyordu.Ama bir yandanda muazzam bir güç kazanacağı anı diliyordu.Willduin in kafası çok karışmıştı.3 yıl boşuna geçti diye düşünüyordu
Fakat öyle olmadı Willduin'in yıllardır aradığı kişiler biranda karşılarına dikilmişlerdi.Willduin hep onları bir elf,cüce veya insan olarak hayal etmişti fakat karşılarında duranlar gölge kadar karanlık varlıklardı.İblis oldukları kesindi.Küreyi istediler.Willduin onlara vermedi.Ve Necrolus'u dünya ya kendisinin geri getireceğini söyledi.İblisler biraz düşündükten sonra kabul ettiler ve onu gizli yerlerine götürdüler.Vardıklarında Willduin belkide bir daha bukadar fazla iblisi bir arada göremeyeceğini düşünmüştü o an o kadar çoktularki.Çok olmalarına rağmen Willduin hiç korkmadı üzerine saldırırlarsa onlarla baş edebileceğini biliyordu.
İblislerin lideri Kryuel Willduin ve yanındaki 2 iblisi karşıladı.Küreyi görmek istedi.Willduin küreyi gösterdi fakat fazla tutmadı.Hala ona karşı bir bağlılığı vardı ve bundan kurtulamıyordu.İblis Kryuel,küreyi Willduin'in kullanıcağını duyunca bozuldu bu resmen bir hakaretti Karanlıklar Efendisi'ni nasıl olurda bir elf dünya ya geri getirebilirdi.Kryuel,Willduin'i küçümsedi ve ona düello teklif etti.Kazanan Necrolus'u geri getirecek ve muazzam güçlere kavuşacaktı.Willduin,Kryuel in büyük bir hata yaptığını biliyordu.Seve seve kabul etmişti bu düelloyu.Ertesi gün Willduin,Kryuel le düelloya başladı.Kryuel,Willduin'i küçümseyici sözler ediyor.Willduin ise hiç cevap vermiyordu.İblis önce alevden oluşan bir kılıç yarattı ve elf e saldırdı.Elf çevik hareketlerle kaçıyor en ufak bi müdahelede bulunmuyordu.Bundan cesaret alan iblis.İyice üzerine gitmeye başladı.Sonunda elf ellerini göğüsüne kadar kaldırdı ve hızla ileri doğru savurdu.İblisin yarattığı kılıç aniden söndü.Ve iblis taklalar açarak yere çakıldı.Elf başını eğdi tekrar kaldırdığında heryeri kızıl bir ışık hüzmesi hapsalmıştı.Herkesin gözü kamaşmıştı.Bu çok kısa sürmüş ve iblisin görüşü düzeldiğinde son gördüğü şey dev bir alev topu olmuştu.O günün akşamında Willduin Necrolus'u nasıl geri çağıracağını öğrenmişti.Ve küreyi ayinin yapılacağı masaya koydu.Ve ayini yapmaya başladı.Bir süre sonra kürenin içinde kırmızı belli belirsiz bazı ışıklar görülmeye başladı.Willduin ayini bitirdi ve küreye dokundu.Kırmızı ışıklar bütün ayin odasını kaplamaya başladı ve ışıklar yavaş yavaş siyah gölgelere dönüşmeye başladı ve bu gölgeler bir hortum oluşturuyordu adeta.Kürenin üzerinde durduğu masayı kapladı bu hortum giderek daralmaya başladı ve ince bir halka oldu.Fakat dönmeye devam ediyordu aniden halka ileri doğru fırladı ve Willduin'in içinden geçti.Willduin bir an düşecekmiş gibi oldu dayanmaya çalıştı ama dizlerinin üzerine çakıldı.Tam da o sırada küre paramparça oldu.Ve odayı yine siyah gölgeler kapladı ama bu sefer bir noktada toplandılar ve gölge dağıldığında Karanlıklar Efendisi Necrolus,Willduin'in tıpkı rüyasında gördüğü gibi gölgeden kanatlara ve boynuzlara,dev bir kılıca ve ateş kırmızısı bir renge sahipti.Willduin hala diz çökmüş tam Necrolus'un önündeydi.Necrolus "Artık özgürüm uzun yıllar sonra tekrar özgürüm.Benim olanı geri vereceksin.Willduin benim karanlık yönümün bir kısmı sana geçti.Senin ruhun artık karanlığa hizmet edicek.Bundan sonra adın Darkduin olarak anılıcak ve beni dünya ya geri getirdiğin için söz verdiğim muazzam güçlere kavuşucaksın.Uzun yıllar önce kurmuş olduğum Karanlık Hükümdarlığımı yeniden kuracağım ve sonsuza dek bu dünyayı karanlığa boğacağız ve herkes bize hizmet edicek,şimdi ayağa kalk Necrolus İttifakı başkanı Darkduin." bu sözlerinin ardından Willduin,ayağa kalktı hiç cevap vermedi.Necrolus'un geri dönüşü esnasında vücuduna temas eden gölge ruhunu tamamen karartmıştı.Ve şimdi eskisinden çok çok güçlüydü.Necrolus'a denk sayıla bilecek bir güce sahip olmuştu.Ve haftalar sonra Necrolus la birlikte dünyayı fethetme planlarına başladılar.Böylelikle Karanlık Çağ'a giriş gerçekleşmişti.Bir kaç ay sonra Darkduin komutanlığındaki iblis ordusu.Kuzey batıdaki cüce şehri Dunath'ı kuşattı ve şehirdeki herkesi katletti.Necrolus,Dunath'ı Karanlık Hükümdarlığı'nın başkenti yaptı.Dunath şehrinin sarayında Darkduin,Necrolus'u bekliyordu.Necrolus içeri girdiğinde yüzünde canibir gülümseme vardı.


2. KISIM

DARKDUIN

1.Bölüm Karanlıklar Hükümdarı

Darkduin,Necrolus'a katıldıktan sonraki ilk zaferini Dunath'ta tatmıştı.Fakat içindeki cani ruh durdurulamıyordu.Aldığı her can ona zevk ve güç veriyordu.Darkduin ruhunun karardığını ve artık benliğini kaybettiğinin farkında değildi.Dunath'tan sonra büyük bir ordu topladı ve kendi ırkına elflere saldırmaya hazırlandı.
*Karanlıklar Efendisi Necrolus'un Dunath'ın ele geçirilmesinden sonra yaptığı konuşma*
Necrolus sarayın avluya bakan yüksek balkonuna Darkduin ile birlikte çıktı.Avludan başlayarak tüm şehire dağılan binlerce iblis vardı.Necrolus okadar yüksek bir sesle konuşuyorduki şehirdeki herkes sesini işitiyordu.
"İblisler,bundan çok uzun yıllar önce gücümün doruklarındayken Karanlık Hükümdarlığım tüm Melianor diyarını ele geçirmişti.
Her yeri karanlıkla kapladım.Bana yardımcı oldunuz.Bu sefer bu Hükümdarlığım daha kudretli ve daha karanlık olacak çünkü yanımda Darkduin var.O muazzam bir güce sahip bunu bugün gördük.Dunath'ı ben değil o fethetti.(bu söz ün ardında iblisler belli belirsiz çığlıklar atmaya başladı.Bu sesler kesildiğinde Necrolus konuşmasına devam etti.)eksinden daha karanlık olacak bu yeni hükümdarlığımda kimseye acımayacağım dünyadaki tüm ırkları yok edeceğim yanımızda Darkduin varken yenilmez bir gücüz.Şimdi zaferimizi kutlayalım."
Konuşma biter bitmez Necrolus,Darkduin ve Kryuel saraya geçtiler ve yeni savaş planlarına başladılar.Konuşmalar genellikle Necrolus ve Kryuel arasında geçiyordu,Darkduin en ufak bir fikir bile sunmuyor.Sadece öldüreceği insanları düşünüyordu.Toplantının sonunda öncelikle elflere saldırılması karar alındı.Ve 4 dün sonra Willduin orduysa şehrin güneyindeki.Elf şehri Morthil'e saldırmak için yola çıktı.17 günlük uzun bir yoldan sonra yemyeşil tepelerden Morthil şehri görünüyordu.Darkduin şehrin aşağısındaki yola gelince gözünün önüne bir kervan geldi ve kervandaki herkes teker teker öldü.Darkduin bu hayali yaşadığını anımsadı fakat bir türlü hatırlayamıyordu.O günün akşamında Darkduin ordusuyla şehri kuşattı.O sırada Kyruel de Lomeanor şehrini kuşatmıştı.Darkduin'in ordusu surlara kadar ilerlemişti fakat bir türlü içeri giremiyorlardı kapı çok iyi korunuyordu.Darkduin atının üstünde kapıya doğru yaklaştı.Üzerine yağmur gibi yağan okları telepatik güçleri sayesinde sağa sola saçıyordu.Kapıya doğru baktı.Gözlerini kızıl bir parlama aldı ve geceyi aydınlatan bir ışık hüzmesi meydana geldi ve kapı yerle bir oldu.Işık yok oldu.Darkduin yavaş bir şekilde içeri girdi.İblisler nehirden akan sular gibi kırık kapıdan şehre akın ettiler.Darkduin ana savaşı bırakıp tek başına saraya doğru ilerliyordu.Elf askerleri onun karşısına çıkmaya korkuyorlardı.Darkduin geçtiği sokaklardaki tüm evleri yıkıyordu.İçinde kadınlar ve çocuklar olmasına aldırış etmeden yıkıma devam etti.Sonunda saraydaydı.Darkduin saray kapısını bir hamlede kırdı.Kırık kapıdan dışarı 10 muhafız ve hemen peşlerinde Prens Orialos çıkageldi.Darkduin atından yavaşça indi.Askerler dikkatlice onu seyrediyordu.Darkduin ellerini ileri doğru uzattı ve 2 muhafızın kılıçlarını kendi eline gelmesini sağladı.Askerler hayretler içinde Darkduin'e bakıyordu.Prens Orialos muhafızların tam ordasına geçti ve bir iki adım ilerideydi.Darkduin öne doğru uzatmış olduğu ellerini hızlıca yana doğru çekti ve muhafızlar rüzgarın uçuşturduğu saman birikintileri gibi yana uçarak teker teker duvara çakıldılar şimdi Darkduin'in karşısında sadece Prens vardı.Bu olanlara rağmen Prens hiç korkmadı.Darkduin biraz eğlenmek istiyordu.Yavaşça cüppesinin kopşonunu geriye attı.Ve kızıl gözleri çakmak çakmak parlıyordu.Bu gözler Prens'e tanıdık geliyordu ve o sivri kulakları.Prens hiç tereddüt etmeden Willduin dedi.Bu isim Darkduin e çok tanıdık geliyordu.Prens'e saldırmak üzereyken birden durakladı.Prens konuşmaya devam ediyordu."Sen o kızıl gözlü elf Willduin'sin neden saldırıyorsun bize biz aynı soydan geliyoruz." Darkduin onu hiç dinlememiş gibi üzerine atıldı ve kılıçlarını Prens'e doğru savurdu.Prens çok iyi kılıç kullanıyordu.Öyleki Darkduin özel güçlerini kullanmadan Prens'i alt edemeyecek gibi görünüyordu.Yaklaşık 6 dakida boyunca dövüştüler sonunda Prens çevik bir hareketle Darkduin i sol omzundan yaraladı.Darkduin daha önce hiç bir canlı tarafından yaralanmamıştı.Bu onu çok kızdırdı.Gözleri yine kızıl ışıklar saçıyordu.Ellerindeki kılıçlar birden toza dönüştü.Darkduin'in avuçlarında giderek büyüyen alevler oluştu.Prens sonunun geldiğini anladı ve kılıcını havaya kaldırarak Darkduin e hamle yaptı fakat aynı anda Darkduin ellerindeki ateş toplarını Prens'in üzerine yolladı.Çarpmanın şiddetiyle Prens geriye doğru uçtu ve sarayın girişindeki merdivenlere cansız bir şekilde düştü.Saçları ve pelerini alevler içindeydi.Darkduin yavaş yavaş saraya doğru ilerledi.Prens'in cesedinin yanına geldiğinde onu bir el hareketiyle yana doğru fırlattı.Darkduin o günden sonra tam 37 yılda elf şehirleri,Onodrim,Sindarin,Mingoltin ve Ondulath,cüce şehirleri Dimbrethil,Uxmal ve Galdron insan şehirleri Erador,Fresia,Bespin ve Ryloth'u fethetti.Binlerce kişiyi katletti.Ve gücü Necrolus'dan daha fazlaydı ve bunun farkındaydı.Necrolus Darkduin ile birlikte diğer iblisleri kukla gibi kullanıyor onların elde ettiği zaferleri kendisininmiş gibi sahipleniyor ve kendini Hükümdar olarak ilan ediyordu.Darkduin bu sebeplerden dolayı Necrolus'a giderek artan bir kin besliyordu ve Hükümdar'ın kendisi olması gerektiğini düşünüyordu ve seferlere ara verilen yılda başkent Dunath'a döndü ve Necrolus'u o gün yok etmeye karar verdi.Dunath sarayına kapıları şiddetli bir şekilde duvarlara çarptırarak girdi içeri.Necrolus Darkduin'i görünce ayağa kalktı ve iltifat dolu sözler etmeye başladı.Darkduin hiç cevap vermedi ve gözlerinden kızıl ışıklar saçmaya başladı.Sarayın kapısı sertçe kapandı.Necrolus neler olduğunun farkına varamadı.Darkduin bir hareketle tahtın yanı başında duran Necrolus'un devasa kılıcını kendine doğru çekti ve kılıcı yakaladı.Elini sol daki cama doğru savurdu cam paramparça oldu.Darkduin kılıcı havaya fırlattı ve kırılan cama soğru elleriyle yolladı.Kılıç müthüş bir hızla camdan fırladı ve akşam karanlığında gözden kayboldu.Necrolus bunu görünce Darkduin'e alev topları yollamaya başladı.Darkduin ustaca kaçıyor bu toplardan zaman zaman topları elleriyle etkisiz hale getiriyor ve kendi alev toplarını Necrolus'a yolluyordu.Seslerden ve alevlerden dolayı sarayın girişine bir çok iblis geldi.Necrolus onlara Darkduin'e saldırmaların emretti.Fakat iblisler onu dinlemedi.İblisler Necrolus'tan korkuyorlardı ama Darkduin'in ne kadar muazzam bir güce sahip olduğu biliyorlardı Necrolus'a korkudan saldıramıyorlardı.Darkduin'e de yenileceklerini bildikleri için saldırmıyorlardı.Darkduin öfkelendikçe gücü artıyordu.Ellerini Necrolus'a doğru hızla savurdu.Necrolus sanki görünmez binlerce el tarafından geriye doğru çekiliyordu.Biraz direndi fakat daha fazla dayanamadı arkaya doğru uçtu ve sırtı tahta çarptı taht param parça oldu ve kendini duvarda asılı bir şekilde buldu el ve ayaka bileklerinden alevden oluşan halkalar geçti bu halkalar boynundan ve göğüsünden de geçti alevden oluşan kazıklarda kanatlarını duvara çiviledi.Necrolus çaresiz bir durumdaydı ve nekadar çabalasada kurtulamıyordu.Darkduin yavaşça yaklaştı elleri hala havada Necrolus'a dönüktü.Ve konuşmaya başladı.
"Sen Necrolus,Benim olanı geri vericeksin derken bunun Karanlık Hükümdarlığın olduğunu anlamalıydım.Beni bir kukla gibi oynattın ve en ufak bir çaba göstermeden kendini Hükümdar olarak andın.Şİmdi seni yok edeceğim ve sonsuza dek dünyaya geri dönemeyeceksin." Necrolus'un cevap vermesine fırsat bırakmadı Darkduin.Cebinden siyah bir küre fırladı ve tam ikisinin ortasında havada asılı kaldı ve hızla dönmeye başladı.Darkduin çeşitli el hareketleri yaptı.Ve Necrolus'un vücudundan karanlık ruhu çıkmaya başladı ve hızla kürenin içine girdi.O anda bedeni toz haline geldi ve dağıldı.Küre hızla dönerken birden durdu.Darkduin küreyi avcuna aldı.Ve avluya doğru yürümeye başladı.Onu gören iblisler birer birer yol açıyorlardı avlunun tam ortasına geldiğinde tüm iblisler ona bakıyordu."İblisler, bundan sonra Karanlıklar Hükümdarı hakettiğim üzere benimdir.Necrolus'u sonsuza dek yok ettim.Bundan sonra efendiniz benim." konuşması biter bitmez iblisler hep birlikte diz çöktüler ve yeni efendilerini selamladılar.Darkduin siyah kürenin avcunda olan elini havaya kaldırdı avcundan kızılbir ışık fışkırdı ve küre yok oldu geride en ufak bir iz bile bırakmadı.

2.Bölüm Kararuh ve Kızıl Gözlerin Laneti

Darkduin yeni tahtında oturuyordu ve düşünceliydi.Artık dünyaya hükmedecek tek kişi oydu. Bu onu her zamankinden daha da mutlu ediyordu.Darkduin'in ruhu tamamen kararmıştı artık geçmişinden en ufak bir şey bile hatırlamıyordu.Kendisini hep Necrolus'a hizmet eden biri olarak biliyordu ve artık Necrolus yoktu.Dünyaya hükmedeceği günleri hayal ediyordu.Darkduin'in yendiği tüm ırklar artık insanların ilk şehri adını etrafını çevreleyen Delgonnia sıra dağlarından alan Delgon şehrinde toplanmışlardı.Artık herhangi bir tehdit oluşturamayacak kadar az bir sayıdaydılar.Bu şehre ulaşmak için ya deniz yolu kullanılacaktı,yada tehlikeyi göze alıp dağın zirvesinden aşağıya inilecekti.Bugüne kadar kimse dağları aşmayı başaramadı.Söylentiye göre daha önce bir grup insan bu dağları aşmaya kalkışmış fakat geri dönen olmamıştı,dağı aşıp aşmadıklarıda meçhuldü.Darkduin bunu çok iyi biliyordu.Ve şehri nasıl kuşatacağını planlamak için henüz erken olduğunu düşünüyordu.Geçmişte Necrolus dünyayı uzun yıllar karanlığa boğmuştu ve sonunda yerin altında yıldırımları kontrol edebilme gücüne sahip bir balyoz bulunmuştu.O zamanların insan kralı Gahemling oğlu Prens Thorben balyozu bulan kişiydi ve balyozu bulduğunda bunun sihirli bir cisim olduğunu anlamıştı ve bu balyoz sayesinde Necrolus'a karşı koya bilecek kadar güçlenmişti.Kısa sürede çok büyük olmasada bir ordu hazırladı ve bir bir bütün fethedilen şehirleri almaya başladı sonunda Necrolus la mücadele etti Necrolus yenileceğini anlayınca kaçtı ve ruhunu bir küreye hapsetti.Dünya tekrar huzurla dolmuştuki şimdi Necrolus'tan daha kuvvetli olan Darkduin dünyaya gazap saçıyordu.Onu durdura bilecek hiç bir güç dünyada yoktu.Delgon daki halk bir an önce Darkduin'e karşı gelemezse sonsuza dek dünyada hiç bir özgür halk kalmayacaktı ya sonsuza dek yok olacaklardı yada onun kölesi olacaklardı.Delgon halkı arasında Willduin'in babası Gildaros'ta vardı.Ve Darkduin'in bizzat kendi öz oğlu olduğunu biliyor ve bundan çok utanıyordu.Ve gidip oğluyla konuşmaya karar verdi.Belki yolda iblisler tarafından öldürülecekti.Ama oğlunun yaptığı bunca kötülüğe rağmen onu çok özlüyordu.Bir kaç gün sonra denizden kuzeye doğru gitti.Uzun haftalar sonunda karaya çıktı ve batı ya Dunath şehrine yöneldi.Lomeanor civarlarına sorunsuzca ilerledi ve çok yoruldu burda bir kamp kurdu ve uykuya daldı.Darkduin'de ogün uykuya daldı uzun yıllar sonra ilkkez rüya görüyordu.Rüyasında karanlık bir patikada ilerliyordu,yolun sonuna doğru sarı bir ışık gözüküyor ve ışığın içinde uzun gri saçları olan bir elf ona bakıyordu,belli belirsiz bir şeyler söylüyordu.Darkduin yaklaştıkça ışık solmaya başladı.Ve gri saçlı elf de ışıkla birlikte yok oldu.Darkduin sabah uyandığında bu rüyayının her anını hatırlıyordu.Ve sanki gördüğü elfi çok iyi tanıyordu ve yüz hatlarını çok iyi hatırlıyordu.Bu elf Darkduin'in babası Gildaros'tu ama o bunu hatırlayamadı.Darkduin hemen tüm iblislere haber saldı rüyasındaki elf i tarif etti ve onu bulup yanına getirmelerini emretti.Gildaros,Lomeanor civarlarında küçük bir iblis grubuna yakalandı yakalandığında çok üzüldü bu kadar yol gelmişken oğlunu göremeyeceğini düşündü.İblisler kim olduğunu sordular ona Gildaros Darkduin hakkında hiç bir şey söylemedi yolunu kaybetmiş bir adam olduğunu söyledi.Onlarda,Gildaros'u Darkduin'in yanına götüreceklerini söylediler.Gildaros bunu duyunca önce çok şaşırdı sonrada çok sevindi.
Gildaros Dunath şehrine geldiğinde Darkduin sarayında tahtına kurulmuş onu bekliyordu.Gildaros yanında iki iblisle içeri girdi.Gildaros Darkduin'e yaklaşınca iblisler bacaklarına vurdular ve ona diz çöktürdüler.Darkduin bunun ardından ayağa kalktı ve Gildaros'a doğru yaklaştı."Sen kimsin elf burada benim diyarımda ne arıyorsun" Gildaros korkusuz bir sesle "Ben Sindarinli elf Gildaros'um ve istediğim yerde serbestçe dolaşırım çünkü bu diyar özgür halkların diyarı.Sense sadece bir zorbasın." Darkduin'in gözleri kızıl kızıl parlamaya başladı.Gildaros birazdan neler olabileceğini tahmin edebildi ama canını bağışlaması için ona babası olduğunu anlatmadı.Darkduin onu rüyasında gördüğünü söyledi ve onu öldürmeden önce son sözünü söylemesini istedi.Darkduin ilk kez birine böyle bir fırsat veriyordu.Gildaros konuşmaya başladı "Yıllar önce Sindarin'de Willduin adında kızıl gözlü bir çocuk doğdu.Ve bu çocuk gençliğinde çok iyi biriydi ve babasıyla yaşıyordu.Ama bir gün Necrolus'a katıldı ve o günden beri kim olduğunu hatırlamıyor." Darkduin cevap vermedi ve elini havaya kaldırdı.Gildaros konuşmaya devam etti "Darkduin kara bir ruha sahipsin ve bu kızıl gözler seni lanetlemiş kendi....." Gildaros sözlerini tamamlayamadan Darkduin in eli inmişti.Gildaros'un cansız bedeni yere yığılmış bir kaç dakika içinde iblisler tarafında dışarıya çıkartılmıştı bile.Darkduin hiç kimseye acımıyordu kişiliği tamamen kötüleşmişti hafızasını yitirmişti.Kendi öz babasını hiç acımadan öldürmüştü.Ertesi gün güneş Delgonnia dağlarının üzerinden doğarken daha önce kimse güneşi bu kadar parlak gördüğünü hatırlamıyordu.Bir süre sonra güneşin etrafında beş ayrı ışık hızla farklı yönlere dağıldı tıpkı kayan yıldızlar gibiydiler.Ve bir süre sonra gözden kayboldular.Darkduin olanları duyduğunda birşeylerin ters gittiğini anladı.Ve Delgon şehrine saldırmaya kararverdi.Doğuya Dimbrethil şehrine doğru ordusuyla yola koyuldu orda büyük bir gemi filosu hazırlayıp güneye doğru inip bir aylık bir yolculukla Delgon şehri kıyılarına varıcaktı.Darkduin muhteşem savaş filosuyla denizlerde yol almaya başladı o günden beri herhangi bir terslik yoktu.Ama Darkduin bunu adeta hissediyordu sürekli bir şeyin olacağını tahmin ediyor ve bekliyordu.Bir ay sonra Delgon kıyıları ve o muazzam Delgonnia dağları göze göründü.Darkduin gemilerin demirlemesini emretti.Önce savaşmayacak halka bir öneride bulunacaktı.Zaten karşıdaki düşmanlarının savaşa bilecek savaşsada bu koca orduyu yene bilecek gücü yoktu.Darkduin yanına 200 iblis alarak beyaz bayraklı bir gemiyle kıyılara yaklaştı.Gemi limana demirledi.İnsan,cüce ve elf kraliyet ailelerinden en yetliki olan lar limana geldi üç ırkında kralı savaşlarda ölmüştü.Beyaz bayraklı gemiden 5 iblisle birlikte Darkduin indi.Darkduin karşısındakileri küçümser bi tavırla süzdü.Ve konuşmaya başladı."Bakın,eğer bana itaat edip kölem olursanız hayatlarınız bağışlanıcak yada sonsuza dek dünyadan yok olacaksınız seçim sizin size beş dakika mühlet veriyorum."kimseden çıt çıkmıyordu.Herkesin gözü korkuluydu.Ve öğlen sıcağında herkes bir cevap bekliyordu.Limana doğru parlak sarıdan cüppeleri olan beş kişi yaklaşıyordu.Kapşonları kapalıydı ellerini göğüs hizasında birleştirmişler ve başlarını öne eymişler ağır ağır yaklaşıyorlardı.Sonunda tam Darkduin'in önünde durdular.İçlerinden biri "Sorunuzu ben cevaplamak isterim ama sorunuzu anlamadım" dedi.Darkduin biraz öfkelendi ama soruyu tekrarladı.
Cüppeli adamlar hafif bir kahkaha attılar hepbir ağızdan ve aniden cüppelerini üzerlerinde çıkardılar hepsindede saf altından yapılma parlakmı parlak zırhlar vardı ve bular güneş ışığının sıcaklığını yansıtıyordu.Yine altından yapılma kılıçları ve kalkanları vardı.Darkduin bir anda bu parlaklıktan gözlerini kapatıp tekrar açtı üzerine doğru hamle yapan bir adam gördü.Yaınndaki iblisi önüne çekerek gemiye doğru kaçtı.Üzerine saldıran adam iblisi ortadan ikiye ayırdı.Darkduin geminin güvertesinden telepatik güçleriyle adamların zırhlarını ve kılıçlarını bükmeye çalıştı ama yaptıkları sonuçsuz kaldı.Darkduin iyice sinirlendi nasıl olurda gücü bu adamlara tesir etmezdi.Gözlerinden kızıl bir ışık hüzmesi yayıldı.Bu sefer arkasını döndü ve denize yöneldi iki kolunuda peş peşe hızla çeviriyordu.Suda hızla bir girdap oluşmaya başladı.girdap önce içe doğruydu Darkduin'in ellerini yukarı kaldırmasıyla girdap bir hortuma dönüştü.Hortumu gemisinin üzerinden aşırtarak limana yolladı Darkduin'de gemisiyle ana filo ya doğru kaçtı.Limana çarpan hortum liman daki herkesi savurdu.Ayakta kala bilen iki kişi vardı onlar demin Darkduin'in kaçmasına sebep olan savaşçılardan ikisiydi.Halk kendini toparladığında savaşçılar bir araya gelmişlerdi bile.Adamlardan biri savaşçılara kim olduklarını sordu.Savaşçılarda gururla cevapladı."Biz Güneşin Kutsal Şövalyeleriyiz." dedi.Tanrılar tarafından Darkduin'in yaptığı en büyük acımasızlığa karşılık gönderilmişlerdi.Darkduin babası Gildaros'u öldürmüştü ve hepsi güce olan tutkusundandı.Güce tutkusundan dolayı kişiliğini kaybetmişti.O küreyi ilk bulduğunda lanetlenmişti bile Willduin bundan kurtula bilirdi babası ona böyle bir fırsat sunmuştu ama Willduin buna çok hiddetlenmişti.Willduin'in bütün bu başına gelenlerin sebebi ta kendisiydi.Ama artık Delgon halkı için yeni bir umut doğmuştu parlak zırhlı kutsal savaşçılar ve bugün Darkduin'in kaçmasına neden olmuşlardı.Ama Darkduin büyük filosuyla denizden Delgon şehrine bakıyordu ve bu savaşçıları nasıl alt edeceğini ve Delgon daki herkesi sonsuza dek nasıl yok edeceğini düşünüyordu.
Darkduin plan kurmaya başladı ve ertesi günün şafağında saldıracaktı.

3.Bölüm Güneşin Kutsal Şövalyeleri

Güneş sıcak yüzünü göstermeye başlamıştı.Darkduin bütün gün boyunca uyumamış o beş savaşçıyı nasıl yeneceğini düşünmüştü.Hiç bir savaş taktiği düşünmedi bile zaten buna gerekte yoktu.O beş savaşçıyı öldürürse Delgon şehrindekileri yok etmek çok kolay olacaktı.Darkduin şafağa kadar düşünmüş ve bir çözüm yolu bulmuştu bunun verdiği mutlulukla gülümsüyordu.Ama bu gülümseme çok pisdi.Gemileri kıyıya yollamadan önce güverteye çıktı.Çeşitli el ve vücut haretleri sergiliyor ne yaptığını kimse bilmiyordu dışardan bakıldığında adeta dans ediyordu.Sonunda ellerini bir birine yaklaştırarak yukarı doğru kaldırdı.Gözlerinden kızıl ışıklar fışkırdı,ellerinden dev bir alev topu hızla göğe doğru yükseldi.Alev topu tıpkı düşmek üzere olan bir meteor a benziyordu ama düşmekten çok bu meteor yükselmekteydi.Bir süre sonra alev topu bulatları yara yara gözden kayboldu.Darkduin bunun ardından emri verdi gemiler denizde büyük dalgalar oluşturarak suyu adeta yararak kıyıya doğru yöneldi.Delgon şehrinde geceden beri nöbet tutuluyor herhangi bir şeye karşı hazır bir şekilde bekleniyordu.Gemilerin hareketiyle birlikte şehirdeki heyecanın dozuda arttı.Savaşçılar ön saflara kıyılara doğru yanaştı.Kutsal şövalyelerden hala eser yoktu hiç bi yerde gözükmüyorlardı.Darkduin'in o kızıl gözleri şövalyeleri arıyordu.Gemiler kıyıya yaklaşmak üzereydi.Gemilerden iğrenç iblis çıklıkları geliyordu.Delgon askerleri bu seslerden dolayı birazda olsa ürpermişlerdi hatta aralarında korkmaya başlayanlar bile vardı.Tıpkı Darkduin gibi onlarında gözleri şövalyeleri arıyordu.Bir kaç gemi kıyıya oturdu bir kaçı limana yanaştı ama arkada büyük bi kalabalık oluşturan gemiler daha çok dikkat çekiyordu.İblisler hızla gemilerden boşalmaya başlamıştı.Delgon askerleri iblislerin yaklaşmasını bekledi üzerlerine yağan oklar ardı ardına yaylardan bırakılıyordu.Ve ilk kılıç sesleri savaşın tamamen başladığını söylüyordu.Ön saflarda savaş çok kanlı bir şekilde devam ediyordu.Darkduin'in gemisi limana gelmiş ve gemideki herkesden önce Darkduin inmişti.Önüne çıkan bir kaç adamın boynunu basit bir el hareketiyle kırmıştı.Ama onun asıl istediği şövalelerdi hala onları arıyordu.Bu sırada gerilerde kalan gemilerde tuhaf şeyler oluyordu.Darkduin'in emriyle bütün gemiler şehre saldıracaktı fakat arkada kalan gemilerin hepsi durmuştu.Karaya çıkmış ve asker bırakmış yalnızca altı gemi vardı.Diğer gemiler ilerlemiyor denizde bekliyorlardı.Bişeyler ters gidiyordu iblislerden birisi Darkduin'e hemen haber verdi.Darkduin limana geri döndü ve gemilerine baktı.O anda gemiler teker teker batmaya başladı.Ve yukarı doğru parlak silüetler fırladı.Darkduin bu silüetleri tanıyordu bunlar o şövalyelerdi.Ve hepsinin bembeyaz devasa kanatları vardı.Ve o altın zırhları,kılıçları ve kalkanları üzerelerindeydi.Çok fazla yükseldiler ve şehre doğru uçmaya başladılar.Darkduin şövalyelere baka kaldı ama sol avcunu öfkeyle sıkıyordu.Gözleri dehşetle parladı.Arkasını hızla dönerek kolunu savurdu biraz dikkat edilse sanki bir anda havayı bükmüştü ve havada bir dalga meydana getirmişti.Bu dalga pek seçilemiyodu ama önüne gelen herşeyi mahfederek hızla ilerliyordu.Darkduin'in kendi askerleride dahil elliye yakın askeri ve bir kaç binayı yerle bir etti bu dalga.İblis ordusu hızla şehre sızıyordu Delgon askerleri onları durduramıyordu.İblisler şehre altı taraftan saldırıyor ve Delgonlular şehirlerini nereden savunacaklarını bilemiyodu.Ve aniden bu dört tarafın önüne birer kutsal şövalye indi.Ve kanatları aniden güneş ışığı gibi parlayıp yokoldu.Şövalyelerden güç ve cesaret alan askerler hızla düşmanlarının üzerine saldırdı.Şövalyelerinde yardımıyla düşman hızla geri püskürtülüyordu.Darkduin yavaş yavaş şehre doğru ilerliyordu.Aniden sırtına sert bişeyin çarptığını hissetti ve ileri doğru hızla fırladı yere düşmek üzereyken ellerini yere doğru uzattı ve yere temas etmeden bir takla attı ve arkasını dönerek bir alev topu yolladı.Alev topu altın bir kalkana çarparak yok oldu.Darkduin'e çarpan bir kutsal şövalyeydi.Darkduin onlardan birini bulduğu için sevinmişti ve karşısındaki yalnız bir şövalyeydi.Darkduin düşmanına bakarak "Yalnızsın Karanlıklar Hükümdarı'ndan kormuyormusun"dedi.Şövalye "Ben ve dostlarım hiç bir şeyden korkmayız." dedi ve Darkduin e hamle yaptı.Darkduin çevikliğini uzun yıllar geçmesine rağmen kaybetmemişti.Savrulan kılıçlardan ustalıkla kaçıyordu.Darkduin aniden ellerini yere doğru savurdu ve havaya yükseldi,ve yerdeki büyük bir kayayı kontrolüne alarak şövalyeye doğru yolladı.Darkduin'in aniden yükselmesiyle şövalyenin dikkati dağıldı ve kafasını Darkduin'i görebilmek için kaldırdı.Kaya hızla şövalyenin sağtarafına çarptı ve şövalyeyi altına aldı.Darkduin yukardan hızla kayanın üzerine indi.Ve şövalyeye bakıp gülümsedi.Şövalye çaresizdi kayanın altında sıkışmıştı.Aniden Darkduin'in gözleri parladı elinde hızla bir enerji küresi oluştu bu küre aniden yıldırımlar saçmaya başladı ve küreyi şövalyeye doğrulttu yıldırımlar şövalyenin tam yüzüne miğferinin açık olan kısmına çarptı ve şövalye acı bir çığlıkla öldü.Darkduin şövalyelerden birini öldürmüş olmaktan çok büyük bi haz aldı ve dehşet dolu bir kahkaha attı.O günün akşamında Darkduin'e saldıran başka şövalye olmadı.Ve iblis ordusu ilk gün planladıkları zaferi elde edemedi ve limanı tamamen ele geçirip orda bir karargah kurdular.Delgon ordusu iyice geri çekildi.Şehrin ön kısmı tamamen boştu artık.Darduin bu gece de uyumadı ve şafağa az bir süre kala salrımayı planlıyordu.Güneş doğmamıştı bile deniz den gelen soğuk hava üşümelerine neden oluyordu.Güneşin doğmasına yakın Darkduin ordusuyla şehre hücum etti.Delgon şehri bu saldırıyı biraz daha geç bekliyordu.Müdaha hele etmekte geciktiler.Darkduin arazinin topraklaşmış olmasını da kullanarak toprakları düşmanlarının üzerine yolluyor bir kum fırtınası oluşturuyordu.Şehre iyice sızdıktan sonra Darkduin fırtınayı kesti ve gözüne kestirdiği her düşmanı basit bir el hareketiyle öldürüyordu.Güneş bu kötü ve kanlı güne neşeyle doğuyordu.O sırada güneş ışıklarının yansıtmasıyla Darkduin'in gözüne şövalyelerden biri çarptı.Darkduin tereddütsüz hemen oraya koşmaya başladı.Şövalye biraz tepede iblislerle mücadele ediyordu.Darkduin şövalyeye yaklaştı şövalyenin arkası dönüktü.Acuçlarında alev topları oluşmaya başladı.Gözleri aniden kızıl kızıl parladı bu ışık şövalyenin dikkatini çekti ve hemen arkasını döndü üzerine doğru gelen iki alev topunu gördü birinden kurtuldu diğerinide kalkanıyla savuşturdu.Darkduin'e saldıracaktı ama etrafında çok sayıda iblis vardı.Darkduin 'in avuçları tekrar alevlendi ama geri söndü çünkü gökten yalnız olan şövalyenin yanına üç şövalye daha inmişti ve kanatları parlayarak yok oldu.Darkduin'in gözleinde kızıl bir ışık hüzmesi yayıldı ve iblislere dağılmaları için emretti.Şövalyelerle yalnız başına savaşmak istiyordu.

4.Bölüm Son Savaş

İblisler Darkduin'in emriyle hızla dağıldılar.Darkduin'in biraz risk alıyordu.Şövalyeler çok güçlüydü.Onlardan birini dikkatsizliği sayesinde yenmişti.Ve onlarında dikkatini dağıtırsa sonsuza dek onlarıda yok edecekti.Fakat Darkduin'in bu riskin şehri ele geçirmek için yeterli olduğunu biliyordu.Şövalyeler Delgon ordusunun başında olmadıkça iblisler şehri ele geçirmekte zorlanmazdı.Şövalyelerde bunun farkındaydı fakat şimdi karşılarında Darkduin vardı ve yalnızdı.Bu şövalyeler için büyük bi fırsattı.Şövalyeler çok yavaş ve dikkatli adımlarla Darkduin'in etrafını sarmaya başladılar.O kadar yavaştılarki Darkduin onlara dikkat bile etmiyordu.Ellerini ve başını yukarı kaldırdı.Gözlerinden kızıl ışık hüzmeleri yayıldı ve bir anda yok oldu bu sefer ışıklar Darkduin'in avuçlarındaydı.Darkduin ellerini hızla aşağıya indirdi ve avuçlarındaki ışıklar söndü.Şövalyeler şimdi Darkduin'in etrafını tamamen çevirmişlerdi ve saldırmak için hazırlanıyorlardı.Aniden gökten gelen büyük bir ses duyuldu adeta gökgürlemesi gibiydi bu ses ama havada tek bir karabulut bile yoktu şimşek çakmış olması imkansızdı.Ses okadar yüksektiki şövalyelerde dahil şehirdeki herkesin dikkatini çekmişti.Ama Darkduin şövalyelerin dikkatinin dağıldığını fark etmişti.Ellerini yukarı kaldırdı tekrar avuçları alevlerle doluydu hızla etrafında döndü ve çömelerek alevli ellerini toprağa değdirdi.Darkduin'in etrafında hemen alevlerden oluşan bir küre oluştu.Darkduin kürenin içinde bağdaç kurdu,gözlerini kapadı ve avuçlarını birleştridi.Kürenin etrafında alevler hızla dönüyordu.Ve küre yavaş yavaş büyümekteydi.Şövalyeler bir an için gökten gelen ses odaklanmışlardı tekrar Darkduin'e döndüklerinde ise karşılarında bu küreyi gördüler.Önce ne yapacaklarını şaşırdılar.Ardından içlerinden biri küreye yaklaştı ve kılıcını kaldırarak hamle yapmayı denedi fakat bir kısım alev kırbaç biçimini alarak şövalyenin hamlesini engelledi.Şövalye geriledi ve kırbaçta tekrar normale dönerek kürenin etrafında dönen alevlere katıldı.Şövalyeler şaşırmıştı.Darkduin'e saldıramıyorlardı.Ama yılmadılar bu sefer hep birlikte saldırdılar.O anda Darkduin ayağa fırladı ve gözlerinden muazzam kızıl ışıklar yayıldı.Şövalyelerin gözünü kamaştırmıştı bu ışık ve Darkduin o anda ellerini yana açtı ve küre hızla etrafına dağıldı.Alevler şövalyelere çok büyük zararlar verdi.İçlerinde biri o anda ölmüştü.Diğerleri ise çok kötü yanmışlardı.Darkduin gülüyordu.Şövalyelerin kendilerini toparlamalarına fırsat vermedi ve tekrar saldırdı.Bir eliyle yerdeki büyük taş ve kayaları üzerlerine savuruyor diğer eliylede güçlü büyüleri yapıp üzerlerine yolluyordu.Şövalyeler zorlukla ve kalkanlarının yardımlarıyla bu hamleleri engelleye biliyordu.Sürekli saldırı altındalardı ve Darkduin karşı saldırıya geçmelerine izin vermiyordu.Şövalyeler bir araya geldiler ve kalkanları parlıyordu kalkanlarını tam önlerine tutmuşlardı.Darkduin öfkeyle hala saldırıyordu.Aniden parlak bir ışık kalkanların ardından yayıldı ve şövalyelerden biri bembeyaz kanatlarıyla havalandı.Darkduin ona bakarken durmuştu hatta diğer iki şövalyeyi de unutmuştu.Şövalyeler hemen Darkduin'in üzerine saldırdı diğer şövalye ise yükselmeye devam ediyordu.Darkduin son anda üzerine gelenleri fark etti ve havaya yükseldi havadayken avuçlarını birleştirdi.Yere indi ve avuçlarını bir birinden hızla ayırdı ve elinde alevlerden oluşan bir kılıç meydana geldi.Şövalyeler hemen saldırdı.Ama Darkduin büyücülükte olduğu kadar silah kullanımında da ustaydı ve şövalyelerin saldırılarını geri çeviriyor kılıcı onların kılıçları veya kalkanlarıyla temas ettikçe alevler saçılıyordu etrafa.Havalanan şövalye Delgon ordusuna yardım için gitmişti ve henüz geç değildi.İblisler şövalyelerin yokluğunda şehre iyice girdiler.Fakat artık karşılarında bir şövalye vardı.Delgon ordusu onun gelmesiyle umut ve cesaretle doldu ve savunmadan saldırıya geçtiler.Bu sırada gökten gelen ses birkez daha duyuldu fakat bu sefer giderek artıyordu.Biraz sonra büyük bir bulutu yararak geçen dev bir alev topu görüldü yukarda.Ve bu ses ondan geliyordu.Yere çarpması an meselesiydi ve yeri sarsmaya başladı.Bu alev topu Darkduin'in planıydı,Delgon'a saldırmadan önce gönderdiği alev topu gökte dahada büyüdü ve düşüşe geçmeden önce Darkduin'in kontrolü altındaydı.Planın uygulamaya geçmesi için Darkduin onu kontrolünden çıkarmıştı ve alev topu şiddetle savaş alanına yakın olan dağlık kısıma çarptı.Ve büyük bir patlama yaşandı ve deprem oldu.Artık herkes savaşı bırakmış dağdan yükselen alevlere bakıyordu.Ama tepede Darkduin ve iki şövalyenin mücadelesi devam ediyordu.Darkduin tepeden aşağıya atladı ve yumuşak bir şekilde yere indi alevlerin yükseldiği yere doğru koşuyordu.Şövalyeler tekrar toplandı ve iblis ordusunu kısa sürede dağıttı.Bu sırada Darkduin alevlerin olduğu yere varmıştı.Şövalyeler düşman orduyu alt edince alevlerin olduğu yere doğru uçtular.Kanatları bir kaç saat sonra batacak olan güneşte güzel bir şekilde parlıyordu.Bir süre sonra onlarda alevlere vardılar ve yere indiler.Kanatları parlayarak yok oldu.Görünürde Darkduin yoktu.Alevlerin sıcaklıkları şövalyelerin yüzüne vuruyordu.Aniden alevler sağa ve sola saçılarak söndüler ve Darkduin ortaya çıktı fakat arkasında dev bir varlık vardı bu varlık kayadan ve alevden oluşuyordu.Dört insan boyundaydı.Şövalyeler gözlerine inanamadı.Bu varlığı Darkduin yaratmıştı ve şimdide telepatiksel olarak kontrolü altında tutuyordu.Ve varlık şövalyelerin önüne doğru bir alev topu gönderdi bu alev topu Darkduin' in kilerden daha büyük ve güçlüydü.Alev topunun yere çarpmasıyla şövalyeler dört bir yana dağıldılar.Darkduin kahkahalarla gülüyordu.Şövalyeler kendilerini topladı ve ayağa kalktılar."Buda ne?" diye bir birlerine soruyorlardı.Çok şaşırmışlardı bu gözlerinden ve davranışlardan belliydi Darkduin bunu anlamıştı.Varlık tekrar saldırdı.Şövalyeler çaresiz sürekli kaçıyordu.Darkduin sürekli önlerine engeller koyuyordu.Kimi zaman kayalar kimi zaman devrilip düşen ağaçlar.Şövalyeler koşarak şehre doğru gidiyordu.Darkduin varlığın omzuna çıkmıştı ve varlık gürültülü adımlarla şövalyeleri takip ediyordu.Darkduin bu engelleri koyarken fazla zorlanmıyordu fakat daha fazla objeyi kontrol etmek istese büyük bi ihtimalle varlık kontrolünden çıkacaktı buna dikkat ediyordu.Çünkü varlık kontrolünden birkez çıktımı onu bir daha kontrol edemeye bilirdi.Darkduin şövalyeleri öldürmeyi çok istiyordu çünkü dünyada ona karşı koyabilecek tek güç onlardı ve Darkduin güce tapıyordu onları öldürürse daha da güçleneceğini biliyordu.O yüzden bu derece teklikeli bir girişimde bulunmuş ve çok güçlü bir varlığı ortaya çıkarmıştı.Artık şehre varmak üzerelerdi.Şövalyelerden biri kanatlanmış ve şehre çok tan varmıştı diğerleri koşuyorudu.Darkduin şehre girdi karşısında yüzden fazla okçu asker ve başlarında şövalyeler vardı.Varlık birden durdu.Darkduin saldırması için emir verdi.Fakat okuçular yaylarındaki okları salmışlardı ve hepsi Darkduin'in üzerine geliyordu.Ya varlığı kontrolünden çıkaracak ve okları durduracaktı.Yada ölecekti.Darkduin'in düşünmeye zamanı yoktu kararını vermek zorundaydı.Ve varlığa verdiği saldırı emrini geri çekti ve varlık sağ kolunu Darkduin'in önüne doğru ilerletti.Bu sayede oklar varlığın koluna çarparak yere saçıldı fakat o sırada şövalyelerde kanatlanmış ve Darkduin'in üzerine doğru uçmuşlardı.Darkduin buna dikkat edememişti.Ve son hatırladığı şey gırtlağına saplanan iki kılıç olmuştu.Varlık bir den durdu.Onu kontrol eden yaratıcı az önce sol omzunda canvermişti.Şövalyeler Darkduin'i öldürür öldürmez göğe doğru yükseldiler.Varlık uzun bir süredir kontrol ediliyordu ve ne yapacağına karar veremedi.Arkasını döndü ve yürümeye başladı ve Darkduin'in cansız bedeni yavaşça varlığın omzundan kayıp yere düştü.Korkuyla dolu Delgon askerleri varlığın gidişiyle ve Darkduin'in öldürülmesiyle çok mutlu olmuşlardı.Ve o gün ne o varlık nede üç şövalye bir daha görülmedi.Darkduin'in cesedi olduğu gibi bırakıldı.Tüm halklar tekrar özgürlüklerine kavuşmuş Karanlık Çağ sona ermiş iblisler tarafından kurulan Necrolus İttifakı,Darkduin'in ölümüyle yok olmuştu.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Oca 2011 4:14
Siobahn
Uzman

Avatar

Yaş: 40
Kayıt: 10 Tem 2010
Mesajlar: 178

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
Siobahn
Uzman
Willduin Konu: Yanıt: Willduin
Alıntıyla Cevap Gönder
Çok çok iyi hikaye. Başlangıçta biraz hızlı anlatmış olsan da ilerleyen kısımlarda hikaye kendi içine gayet mükemmel çekiyor. İlk kısımları biraz daha yayarak yazarsan, hemen aksiyonun içine girmeden altyapıyı sağlam kurarsan gayet kitap olabilecek bir hikayesi var bence. Dikkat etmeni beklediğim başka bir hususta "3 dakika", "6 yıl" ve benzeri 'net' zaman öğeleri kullanmazsan, okuyanların hayalgücüne daha iyi çalışmış olursun. Tek solukta okuduğumu belirtmek isterim. Tebrikler.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Oca 2011 10:01
willduin
Geçiyordum Uğradım



Yaş: 40
Kayıt: 31 Oca 2011
Mesajlar: 2

Durumu: Çevrimdışı

willduin
Geçiyordum Uğradım
Willduin Konu: Yanıt: Willduin
Alıntıyla Cevap Gönder
çok teşekkürler cevabından sonra tekrar okudum hikayemi her konusunda haklısın :) biraz daha geliştirmem gerek kendimi

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
31 Oca 2011 17:24
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder  
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 3 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız