Trangoul - Soyut ama Mütevazi Bir Adam |
Yazar
Mesaj
Küçük, basit, sıradan, adı efsanelerde geçmeyen, içinden nice yiğitler çıkmayan, geçimini hayvancılık ile sağlayan Yew yakınlarında bir köyde doğdu Trangoul.Babası köydeki herkes gibi hayvancılık ile geçinen ve zaman zaman tarım ile uğraşan bir çiftçiydi. Babasının köydeki herkesten tek bir farkı vardı oda merakıydı. Bu merak ona çok şey kazandırdı, diğer insanlar işlerinden kalan boş zamanlarında gereksiz sohbetler içine girerken, o sürekli bir şeyler okumaktan öğrenmekten her zaman büyük haz duymuştu. Bu özelliğinin tek oğlu olan Trangoul?a da geçmiş olması beklide onun en büyük şansıydı.
Öğrendiklerini sürekli oğluna anlatarak onun hayatını her zaman farklı kılmaya çalışıyordu. Çünkü istemeden bu hayatı yaşıyordu ve oğlunun kendisi gibi bir hayat yaşamasını hiçbir zaman istemedi. Trangoul çok hızlı büyüyordu, büyüdükçe babasından aldığı bilgilerle doluyordu. Bu onu hiçbir zaman rahatsız etmedi çünkü Trangoul şartlara her zaman uyum sağlaması gerektiğini öğrenmişti. Her zaman her şeye hazırlıklı olmalıydı.
Trangoul hayatından ilk darbeyi annesinin kaybıyla yaşadı henüz 15 yaşında bir genç iken annesinin kaybı onu derinden etkilemişti. Hayatın acımasızlığıyla yüz yüze kalmıştı. Hayat ona acı şerbetinden içirmişti bile ve bunun devamının olacağı onun kaderinde yazıyordu...
Annesinin ölümünün üzerinden 5 sene geçti. Her zaman ki gibi babasıyla beraber geçimlerini sağlıyor ve bir şeyler öğrenmekten ve okumaktan asla vazgeçmiyordu. Ama zamanla aslında hiçbir şey bilmediğinin farkına varmaya başladı. Çünkü dış dünyadan tamamen soyut yaşadıklarının farkındaydı. Zor bir durumda ne kılıç sallayabilir ne de ok atabilirdi...
Trangoul 22 yaşında bir gençti artık. Mesleğinin hakkını verecek duruma gelmişti. Adeta hayvanların dilinden anlıyor, Onlarla konuşuyor ve dostluk ediyordu. Kendi kendini idare edebilecek durumda olduğu açıktı. Ama o babasının ani kayboluşuna hazır değildi. Babası adeta toz olup uçmuştu. Onu yakın çevrede her yerde aradı ama bir sonuç alamadı. Ve bu gizem onu çılgına çeviriyordu. Günden güne umudunu yitiriyordu. Galiba bu sefer gerçekten hayat son oyununu ona oynamıştı ve tamamen yalnız kalmıştı. Elinde olan tek şey birkaç hayvan ve babasından kalan bilgilerdi. Trangoul doğduğu andan itibaren yapması gereken şeyi yapmaya karar verdi.
Şartlara uyum sağlamak...
Üstüne birkaç kıyafet alıp her şeyi olduğu gibi bırakıp yollara çıkmaya karar verdi. Hiçbir yeri bilmiyordu, nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu, gerçek dünyayı hiçbir zaman görmemişti ama istediği hayatı yaşamak için bu maceraya atılması gerektiğini biliyordu ve yola koyuldu.
Amacı asla bir savaşçı olmak ve ya bir kahraman olmak değildi. Adına destanlar yazılsın istemiyordu. O yola çıkarken kafasında sadece 2 amaç vardı; Öğrenmek ve hayatta kalmak. İstedikleri bu kadar basitti...
[İlk rp hikayemdir. Uo da yeni olduğum için karakteri biraz kendimle özleştirip yazdım.Giriş amaçlı bir hikayedir. Her türlü eleştirinin bana yararı olacaktır ]
Saygılar...
Öğrendiklerini sürekli oğluna anlatarak onun hayatını her zaman farklı kılmaya çalışıyordu. Çünkü istemeden bu hayatı yaşıyordu ve oğlunun kendisi gibi bir hayat yaşamasını hiçbir zaman istemedi. Trangoul çok hızlı büyüyordu, büyüdükçe babasından aldığı bilgilerle doluyordu. Bu onu hiçbir zaman rahatsız etmedi çünkü Trangoul şartlara her zaman uyum sağlaması gerektiğini öğrenmişti. Her zaman her şeye hazırlıklı olmalıydı.
Trangoul hayatından ilk darbeyi annesinin kaybıyla yaşadı henüz 15 yaşında bir genç iken annesinin kaybı onu derinden etkilemişti. Hayatın acımasızlığıyla yüz yüze kalmıştı. Hayat ona acı şerbetinden içirmişti bile ve bunun devamının olacağı onun kaderinde yazıyordu...
Annesinin ölümünün üzerinden 5 sene geçti. Her zaman ki gibi babasıyla beraber geçimlerini sağlıyor ve bir şeyler öğrenmekten ve okumaktan asla vazgeçmiyordu. Ama zamanla aslında hiçbir şey bilmediğinin farkına varmaya başladı. Çünkü dış dünyadan tamamen soyut yaşadıklarının farkındaydı. Zor bir durumda ne kılıç sallayabilir ne de ok atabilirdi...
Trangoul 22 yaşında bir gençti artık. Mesleğinin hakkını verecek duruma gelmişti. Adeta hayvanların dilinden anlıyor, Onlarla konuşuyor ve dostluk ediyordu. Kendi kendini idare edebilecek durumda olduğu açıktı. Ama o babasının ani kayboluşuna hazır değildi. Babası adeta toz olup uçmuştu. Onu yakın çevrede her yerde aradı ama bir sonuç alamadı. Ve bu gizem onu çılgına çeviriyordu. Günden güne umudunu yitiriyordu. Galiba bu sefer gerçekten hayat son oyununu ona oynamıştı ve tamamen yalnız kalmıştı. Elinde olan tek şey birkaç hayvan ve babasından kalan bilgilerdi. Trangoul doğduğu andan itibaren yapması gereken şeyi yapmaya karar verdi.
Şartlara uyum sağlamak...
Üstüne birkaç kıyafet alıp her şeyi olduğu gibi bırakıp yollara çıkmaya karar verdi. Hiçbir yeri bilmiyordu, nereye gitmesi gerektiğini bilmiyordu, gerçek dünyayı hiçbir zaman görmemişti ama istediği hayatı yaşamak için bu maceraya atılması gerektiğini biliyordu ve yola koyuldu.
Amacı asla bir savaşçı olmak ve ya bir kahraman olmak değildi. Adına destanlar yazılsın istemiyordu. O yola çıkarken kafasında sadece 2 amaç vardı; Öğrenmek ve hayatta kalmak. İstedikleri bu kadar basitti...
[İlk rp hikayemdir. Uo da yeni olduğum için karakteri biraz kendimle özleştirip yazdım.Giriş amaçlı bir hikayedir. Her türlü eleştirinin bana yararı olacaktır ]
Saygılar...






1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 6 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |