Rolschain - Giriş Bölümü |
Yazar
Mesaj
Karanlık mağaradaki tek ışık, mağaranın ortasına özenle yerleştirilmiş olan kutuyu aydınlatıyordu. Son gücüyle, topallayarak kutuya doğru yaklaştı. Bu ana kadar ne çok şey yaşamıştı. Şimdi hepsi okunduktan sonra bir daha asla açılmayan kitapların içindeki unutulmaya yüz tutmuş hikayeler gibi geliyordu. Oysa unutacağı kadar uzun bir süre geçmemişti. Sadece çok yorgundu. Yorgun ve dağılmış. Yaşadıkları ve düşünceleri içinde dinmeyen bir fırtına oluşturuyordu. O ise bu fırtınanın tam göbeğinde sırtında parçalanan buz parçalarına aldırmadan bir adım daha ileri gidiyordu. Hiçbir zaman rüzgar arkasından esmezdi; çünkü fırtına lanetliydi. Tıpkı kendisinin laneti oluşu gibi.
Sıcak yemek bulabildikleri ender akşamlardan birinde babası ona: "Sende kimsede olmayan bir yetenek var oğlum. Bu sana tanrıların armağanı." demişti. Oysa geçen onca yılda bu armağanın aslında üzerinden asla çıkaramadığı, ruhundan söküp atamadığı bir lanet olduğunu öğrenmişti. Şimdi daha önce kimsenin ulaşamadığı bu mağaranın ortasında içindeki kaosu sona erdirebilecek yegane hazinenin karşısında duruyordu. Onca kaybettiği şey karşısında kazandığı hiçbir şey yoktu. Ama artık olacaktı. Sadece bu kutuyu açması gerekiyordu. Kazanacağı şey ise, çoktan kaybettiği yaşamıydı.
Kutuya erişebilmek için, kutunun ortasında durduğu platforma bir adım attı. Elini kutuya doğru uzattı ve dokunduğu anda mağaranın tavanında yer değiştiren bir bölme yeni bir ışık huzmesinin mağara duvarını aydınlatmasına sebep oldu. O anda yeni beliren ışığın aydınlattığı yerde beliren yazıyı umursamayıp tekrar kutuyu açmaya dönebilirdi; ancak 37 yıllık hayatında işini asla şansa bırakmamıştı. Buraya kadar gelebilmesinin nedeni buydu. Yıllarca içinde yaşadığı ve sonunda geçmeyi başardığı labirentteki iskeletlerden biri olmamasının sebebi de buydu. O yüzden platformdan aşağı indi ve ışığın aydınlattığı duvara yaklaştı. Duvarda " Geleceğin öngörülmüştü, Rolschain." yazıyordu. İçinden yazıyı okuduğu anda sanki bölmeler beyninin talimatlarıyla hareket ediyormuş gibi yeni bir ışık huzmesi bu sefer ilk yazının biraz daha yanında yeni bir yazıyı aydınlattı. " Öğrendiğin onca şey arasında keşfedemediğin tek birşey var ve sen onu almak için buradasın. " Yine bir bölme hareket etti ve duvarda yeni bir yazı aydınlandı. Yeni aydınlanan bu yazı ilk aydınlanan yazının tam karşısına geliyordu. Rolschain, yeni aydınlanan yazının önüne doğru yürüdü ve başını okumak için yukarı kaldırdı. " Avucunu sımsıkı kapadığın halde parmaklarının arasından akan kum taneleri gibi asla sahip olamadığın şey nedir? " Yeni bir ışık huzmesi yeni bir yazıyı daha aydınlattı. Rolschain'in gidip okumasına bile gerek yoktu. Cevap yaşamdı. Kendi yaşamı. Asla sahip olamadığı, bazılarının yetenek dediği o lanetin emdiği yaşamı. Yine de okumak için o tarafa yöneldi. Duvarda beklediği gibi "yaşam" yazmıyordu. "Elviros" yazıyordu. "Elviros" kadim dilde yaşam anlamına geliyordu. Tekrar platforma doğru döndü, döndüğü anda tüm bölmeler kapandı ve mağara tekrar karanlığa gömüldü. Artık sadece kutu, kaynağı belirsiz bir ışıkla parlıyordu. Zaten kutuya ulaşması için herhangi bir ışığa da ihtiyacı yoktu.
"Tüm yaptıklarım için tanrılar ruhuma merhamet etsin." diye dua etti. Elleri kutunun iki yanındaydı. Kutuyu açacaktı ve herşey başa dönecekti. Ama bu sefer seçme şansı olacaktı ve o doğru olanı seçecekti. Çalmayı veya öldürmeyi değil, hileyi veya aldatmayı değil; sevgiyi, paylaşmayı seçecekti. Bu onun arınmasıydı. Hayatta kimseye sunulmayan bir şanstı. Kutuyu açacaktı ve herşey başa dönecekti. Hiçbir şey hatırlamayacaktı. Sadece ruhunun derinliklerinde önceki yaşamından bir parça doğru yolu seçmesinde ona yardım edecekti.
Gözlerini kapadı ve kutuyu açtı. Bir anda kutunun içinden parlak bir ışık yüzünde patlayıverdi. Önce içi huzurla doldu, daha sonra huzur yerini acıya bıraktı. Kutuyu kapamaya çalıştı ancak başaramadı. Kalan son gücünü kullandıktan sonra bilinci onu terk etti. Karanlığa doğru düştü.
Rolschain, 37 senelik hayatında birçok şey görmüş, birçok şey yaşamış ve birçok şey öğrenmişti. Kadim dil de öğrendiği şeylerden biriydi. Nasıl veya ne zaman öğrendiği çok önemli değildi. Öğrenmişti ve bu onun hayatını onlarca kez kurtarmıştı. Yine de kadim dil sandığından basit bir dil değildi. Kadim dil büyülüdür. Bir ölümlünün üzerinde tam anlamıyla uzmanlaşması asla mümkün değildir. Eğer mümkün olsaydı, Rolschain "Elviros" kelimesini okuduğu anda bu kelimenin tersinin, - "Sorivle" - , ölüm anlamına geldiğini anlayabilirdi, ve asla o kutuyu açmazdı.
Büyülü kutu, Rolschain'e yeni bir yaşam mı sunacak, yoksa her gün ölmeyi dilediği günlerin bir benzerini mi? Rolschain, herşeyden arınmış bir şekilde mi gözlerini açacak, yoksa anıları içini kemirir halde mi? Sanırım bunu zaman gösterecek.
Sıcak yemek bulabildikleri ender akşamlardan birinde babası ona: "Sende kimsede olmayan bir yetenek var oğlum. Bu sana tanrıların armağanı." demişti. Oysa geçen onca yılda bu armağanın aslında üzerinden asla çıkaramadığı, ruhundan söküp atamadığı bir lanet olduğunu öğrenmişti. Şimdi daha önce kimsenin ulaşamadığı bu mağaranın ortasında içindeki kaosu sona erdirebilecek yegane hazinenin karşısında duruyordu. Onca kaybettiği şey karşısında kazandığı hiçbir şey yoktu. Ama artık olacaktı. Sadece bu kutuyu açması gerekiyordu. Kazanacağı şey ise, çoktan kaybettiği yaşamıydı.
Kutuya erişebilmek için, kutunun ortasında durduğu platforma bir adım attı. Elini kutuya doğru uzattı ve dokunduğu anda mağaranın tavanında yer değiştiren bir bölme yeni bir ışık huzmesinin mağara duvarını aydınlatmasına sebep oldu. O anda yeni beliren ışığın aydınlattığı yerde beliren yazıyı umursamayıp tekrar kutuyu açmaya dönebilirdi; ancak 37 yıllık hayatında işini asla şansa bırakmamıştı. Buraya kadar gelebilmesinin nedeni buydu. Yıllarca içinde yaşadığı ve sonunda geçmeyi başardığı labirentteki iskeletlerden biri olmamasının sebebi de buydu. O yüzden platformdan aşağı indi ve ışığın aydınlattığı duvara yaklaştı. Duvarda " Geleceğin öngörülmüştü, Rolschain." yazıyordu. İçinden yazıyı okuduğu anda sanki bölmeler beyninin talimatlarıyla hareket ediyormuş gibi yeni bir ışık huzmesi bu sefer ilk yazının biraz daha yanında yeni bir yazıyı aydınlattı. " Öğrendiğin onca şey arasında keşfedemediğin tek birşey var ve sen onu almak için buradasın. " Yine bir bölme hareket etti ve duvarda yeni bir yazı aydınlandı. Yeni aydınlanan bu yazı ilk aydınlanan yazının tam karşısına geliyordu. Rolschain, yeni aydınlanan yazının önüne doğru yürüdü ve başını okumak için yukarı kaldırdı. " Avucunu sımsıkı kapadığın halde parmaklarının arasından akan kum taneleri gibi asla sahip olamadığın şey nedir? " Yeni bir ışık huzmesi yeni bir yazıyı daha aydınlattı. Rolschain'in gidip okumasına bile gerek yoktu. Cevap yaşamdı. Kendi yaşamı. Asla sahip olamadığı, bazılarının yetenek dediği o lanetin emdiği yaşamı. Yine de okumak için o tarafa yöneldi. Duvarda beklediği gibi "yaşam" yazmıyordu. "Elviros" yazıyordu. "Elviros" kadim dilde yaşam anlamına geliyordu. Tekrar platforma doğru döndü, döndüğü anda tüm bölmeler kapandı ve mağara tekrar karanlığa gömüldü. Artık sadece kutu, kaynağı belirsiz bir ışıkla parlıyordu. Zaten kutuya ulaşması için herhangi bir ışığa da ihtiyacı yoktu.
"Tüm yaptıklarım için tanrılar ruhuma merhamet etsin." diye dua etti. Elleri kutunun iki yanındaydı. Kutuyu açacaktı ve herşey başa dönecekti. Ama bu sefer seçme şansı olacaktı ve o doğru olanı seçecekti. Çalmayı veya öldürmeyi değil, hileyi veya aldatmayı değil; sevgiyi, paylaşmayı seçecekti. Bu onun arınmasıydı. Hayatta kimseye sunulmayan bir şanstı. Kutuyu açacaktı ve herşey başa dönecekti. Hiçbir şey hatırlamayacaktı. Sadece ruhunun derinliklerinde önceki yaşamından bir parça doğru yolu seçmesinde ona yardım edecekti.
Gözlerini kapadı ve kutuyu açtı. Bir anda kutunun içinden parlak bir ışık yüzünde patlayıverdi. Önce içi huzurla doldu, daha sonra huzur yerini acıya bıraktı. Kutuyu kapamaya çalıştı ancak başaramadı. Kalan son gücünü kullandıktan sonra bilinci onu terk etti. Karanlığa doğru düştü.
Rolschain, 37 senelik hayatında birçok şey görmüş, birçok şey yaşamış ve birçok şey öğrenmişti. Kadim dil de öğrendiği şeylerden biriydi. Nasıl veya ne zaman öğrendiği çok önemli değildi. Öğrenmişti ve bu onun hayatını onlarca kez kurtarmıştı. Yine de kadim dil sandığından basit bir dil değildi. Kadim dil büyülüdür. Bir ölümlünün üzerinde tam anlamıyla uzmanlaşması asla mümkün değildir. Eğer mümkün olsaydı, Rolschain "Elviros" kelimesini okuduğu anda bu kelimenin tersinin, - "Sorivle" - , ölüm anlamına geldiğini anlayabilirdi, ve asla o kutuyu açmazdı.
Büyülü kutu, Rolschain'e yeni bir yaşam mı sunacak, yoksa her gün ölmeyi dilediği günlerin bir benzerini mi? Rolschain, herşeyden arınmış bir şekilde mi gözlerini açacak, yoksa anıları içini kemirir halde mi? Sanırım bunu zaman gösterecek.
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 9 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |