| Chronicles Of Necromancers / E1 - Cursed Queen / Part I Sayfaya git: 1, 2, Sonraki |
Yazar
Mesaj
Khazaddum
Uzman
Uzman
Konu: Chronicles Of Necromancers / E1 - Cursed Queen / Part I
Chronicles Of Necromancers
Episode I - Cursed Queen Neira
??Birgün. Birgün olacak. Lanet etrafınızda kol gezecek. Kara bulutlar arasında parlayan güneş Kurtarıcıyı size gösterecek. İşte o zaman Sizin için ??Her şey için çok geç?? demek için Çok geç..??
Yukarıdaki sözler Sosaria?nın Throne ve Mondain darbelerinden önce bir kahin tarafından söylenmiş sözlerdir. Bu sözler ki asla unutulmayacak olan..
Ben Jhelom?lu yanlız bir süvariyim.. Bunun pek bir önemi olmasa da öyküsüne tanık olduğum önemli birisinden bahsedeceğim. Dünyanın kaderi olan birinden.. Aynı zamanda kederi... Aniron
Chapter One: Aniron
Bir insan, ne kadar ileri gidebilirdi? Bu sorunun cevabı Nujelm şehrinde dünyaya gözlerini açan küçük bir kızda saklı idi.. Babası onun adını ?İstek? koymuştu. Aniron?du.. O bir evlat istedi, ve Tanrı ona en güzelini verdi.. Frelder; Aniron?un babası usta bir büyücü olduğu kadar ailesine hiç kimsenin olamayacağı kadar düşkündü. Aniron?un onun ilk evladı olması onu daha bir özel kılıyordu zaten. Annesi bakmaya kıyamazdı güzelliğine, ve doyamamıştıda. Lady Tinuviel, papatya lakabıylabilinirdi, saf bir güzelliği vardı, kızı daha güzel oalcaktı ona göre.. Kızının doğduğu günün sonunda Aniron?un babası Frelder, uyuyakalmış ve garip bir rüya görmüştü. Upuzun saçları olan bir Elf hanımıydı rüyasındaki, ve ona kızını asla yalnız bırakmamasını tembihliyordu .. Haftalar boyunca her gece aynı rüyayı gördü Frelder.. Her gece Aniron?un beşiğinin başındaydı.. Fakat Ondaki farklılığı ilk fark eden annesi Tinuviel olmuştu.. Aniron?un gözlerinde değişik bir şeyler vardı, baktıklarında insanlar kendilerini sarhoş gibi hisseder, ve uzun süre bakamazlardı. Bir kötülük kuşkusu kapladı ailesini.. Ve kuşku yüreğe düştümü? bir daha asla yok edilemez..
Aradan yıllar geçti.. Aniron büyümüş 7?li yaşlarındaki her çocuk gibi oyunlarla günlerini süslüyordu. Ve kelebek tutkusu vardı onun, her şeyden farklı.. Sarı mavi özellikle de kırmızı tonlarındakilerin peşini asla bırakmaz, yakalayana kadar kovalardı.
Aniron?un ailesi hakkında önemli bir ayrıntı.. Aniron?un doğduğu yıllar Nujelm yeni bir şehir idi ve Nujelm?e göç edenler genellikle Moonglow çevresinden gelen soylular, ya da Luna?nın zengin tüccarları idi. Aniron?un ailesi Frelder ve Tinuviel ise Elf kumandanı Cireleth, onları Valdamir çayırlarında bulduğunda iki küçük yavrucaktılar. Onlar Elf dostları idiler.. Bunun anlamı onların irfanına mazhar olan nadir insanlardandılar.. Ve Elfler Sosaria?yı terk ederken, Onlarda ayrılmak zorunda kalıp Nujelm?e yerleşmeye karar verdiler.
Bilge Orman elflerinden pek çok şey öğrenmişlerdi, fakat onların alanı büyülerdi.. Frelder ve Tinuviel Elf büyüleri konusunda tam bir usta idiler, fakat hiçbir zaman hiçbir durumda insanlar arasında kullanmamışlardı. Onlar için Büyü sadece bilgelikten ibaretti. 7 yaşından itibaren bildikleri her şeyi Aniron?a aktarmaya başladılar.
Büyü ilmini Elfler ve insanlardan başka kullananlarda vardı tabii.. Sosaria üzerinde dağılmış, kimisi ıssız yerlerde kimisi bataklıklarda kimisi ise zindanlarda bulunan ariflerdi bunlar. Elf değillerdi, insanda değillerdi. Ölü ya da hayatta değillerdi. Sadece yolunu şaşırmışlara görünürler söylentiye göre.. Şifasına mazhar olan pek az şanslı vardır..
Büyü ilmi esrarengiz olduğu kadar da çok tehlikeli bir ilimdi Sosaria?da. Ve her zaman bu sanatla uğraşanlara kötü gözle bakılmıştı. Çünkü İnsanlık tarihi o güne dek büyü ve büyücülerden pek çok zarar görmüştü. Bu Elflerin işi idi ve insanların buna alet olmaması gerekliydi toplum için. Karanlıklar Efendisi?nin yenilişi ve zincirlenişinin ardından 4000 sene geçmiş olsa da onun kalıntıları hala Sosaria?yı terk etmemişti. Büyü ilmi, Kranalık ilimlerle uğraşan ve Destard zindanının arkasındaki arazisine kimsenin girmeye cesaret edemediği Lord Mondain ve öldürülen kardeşi Throne gibi gözleri kötülükten başka bir şey görmeyen insanların eline düştüğü vakit insanlara korku saldı hep. Mondain'in her zaman öldürülen kardeşinin intikamını almak için birgün harekete geçeceği söylenir.. Minax oyuğunda neler olup bittiğini de bilen kimsecikler olmamıştır ne Elfler ne de cüceler.. ,
Ve büyücüler bu yeteneği kötüye kullananlar yüzünden kendilerini hep gizlemek zorunda kaldı..
Aniron ise çok hızlı öğreniyor ve gitgide daha olgun bir hanımefendi oluyordu, ya da öyle görünmek hoşuna gidiyordu. Çünkü içten içe çok meraklı ve maceracı bir ruhu vardı. Zaten her şeyin başlangıcı merak duygusu yüzündendi.. Yıllar geçti Aniron büyüdü.. Ve birgün..
Sadece 6 günlük bir keşif gezisiydi. Aniron ve Kuzenleri pek bir fazla meraklı oldukları için, 6 gün bile çok azdı onlara. Fakat Öğrenmeye aç olan zihinleri doymak bilmiyordu. Gerekli gereksiz herşeyi öğrenmek onlar için bir zevk haline gelmiş. Nasıl kavrayabildiklerine hiçbir zaman inanasım gelmedi. Fakat çok çabuk öğreniyorlar, özellikle birşeyin üzerinde sır perdesi varsa sormayın gitsin. Sır perdesini bırakın , yorganda olsa Sırrın üstündeki, ne yorganı be? Kaya diyelim şuna, ortadan ikiye ayırırlar yine de yılmazlardı. Hayatları tehlikede olsa, bir olayı açıklığa kavuşturmak için uğraştıkları kadar uğraşmazlardı.
Aniron ve kuzeni Kuldan, Bir gemiye atlayıp Britain kıtasında, Haldor ormanına doğru yola çıktılar. Yanlarında ise iki üç tane rehber kitap ve birazda yiyecek vardı. Mandrake Köklerinin büyülere kattığı esrarengiz tılsımı duyduklarından onları bulmak için Ormanın derinliklerine doğru ilerliyorlardı. Saatler süren bu yolculukta yorulan iki kuzen Haldor ormanının büyüsünden de bayağı ürkütmüştü. Sessiz bi esinti vardı ve Mandrake kökleri 1 günlük uzaklıktaydı. Hava iyice serinlemişti. .. Devamını Kuldan?ın güncesinden; onun ağzından aktarayım..
Kuldan?ın Güncesi Sayfa 67:
?.....Patikada eğlenceli muhabbetler ederek yolumuza devam ederken, Çok uzaklarda değişik parıltılar gördük. Aniron büyücülükteki üstün hünerleriyle benden daha meziyetli idi. Parıltıların bir büyü olduğunu söyledi, fakat Nujelm?de birkaç Elf vardı, onlarında ormanda işi olmazdı. Kim olabileceğini sorduğumda Aniron?un da hiçbir fikri yoktu. Adımlarımızı biraz daha serileştirdik ve olayın olduğu yere doğru yöneldik. İlerlerken yerde parlak damlacıklara rastladık. Bunların ne olduğuna dair ne Aniron?un ne de benim bi fikrm yoktu. Aniron?a içimde bir korku olduğunu söylememe rağmen devam etmekte ısrarlı idi. İyice hızlandı ve damlaları takip ederek koşmaya başladı. Bende arkasından devam ediyordum. Koşarken Yolumuzun üzerinde yıkılmış ağaçlar ve parçalanmış dallara rastlıyorduk, üzerlerinde atlayop geçen Aniron?un tek hedefi neler olup bittiğini öğrenmekti, ama ben geçtiğimiz her yere göz atarak fikir sahibi olmaya çalışıyordum. Bir ara Toprakta Uzun tüylü kıpırdayan birşey dikkatimi çekti, tüylerim diken diken oldu. Aniron?un peşinden ? Bekle sakın gitme ? diye bağırmama rağmen o devam etti ve gözden kayboldu. Bulduğum şey ise büyük bir yaratığın biryerinden kopan bir parça gibiydi. Ucundan mor bir sıvı akıyordu. Sanırım bizdeki kanın onlardaki şekliydi . Aniron için telaşlandım ve var gücümle koşmaya başladım. Yarım saate yakın çığlık çığlığa onu aradım, Sonunda Bağırmalarıma cevap veren Aniron?u bulduğumda, Yere çömelmiş iki eliyle , karşısında ise o güzelim hayvanı okşuyordu. Hayatımda öyle bir güzellikle daha karşılaşmadım. Yerde yatan yaratık bir Unicorn?du ama hali içler acısıydı. Unicorn öylesine güzel parlıyordu ve o kadar sevimli bir hayvandı ki, fakat ona olanları görünce dünya başıma yıkılmıştı. Arka ayakları parçalanmış, ve her yanı sıyrıklar içersindeydi. Kanatları yoluk, Boynuzunda ise hala yaptığı bir büyünün kalıntıları vardı. Aniron başucunda onun kafasını okşarken ben gözlerimi Unicorn?un bakışlarından hala alamamıştım. Aniron?a sorana kadar adını bile bilmiyordum. Ona sorduğumda söyle dedi.
-Unicorn?ların soyu Elf?lerden de eskiye dayanır Kuldan. Yüzyıllar önce Güneşin yeni parlamaya başladığı sıralar Sosaria?da onlardan onbinlercesi vardı. Fakat Bu yaratıklar güzel duygularla beslenir. Karanlık ve kötülük başgöstermeye başladığından beri Unicorn?lar tek tek bu diyarları terkedip, Başka diyarlara göç etmeye başladılar, Kalanlar ise yavaş yavaş yokolmaya yüz tuttu. Karşılarında üzüntülü birisi dursa dahi hasta olan bu canlıya kim kıyabilir ? Nasıl bir vicdandır bu ? dedi ve başını öne eğerek hala can çekişen Unicorn?u okşamaya devam etti. İnanılmaz birşeydi. Gerçekten böyle bir canlıya neden zarar vermek isterler bilinmez. Fakat içimdeki korku hala kapanmamıştı. Unicorn?a yaklaştım, kendimi biraz daha güvende hissetmiştim. Boynuzunu okşadığımda beni yalamıştı. ..
-Dwummmmmppppp!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bir anda bir gürültü koptu. Ve arkamızda bir gölge belirdi. Çok güçlü bir nefes ensemi sıvazlıyordu. Korkudan donakaldık. Ne kafamızı geriye çevirmeye, ne de kıpırdamaya cesaretimiz vardı. Sadece gözlerimi oynatabiliyordum. Aniron elini yavaşça Nienra?ya [Aniron?un Âsâsı] götürürken bende ona siper almaya hazırlanıyordum, Geriye doğru çekilme sesi geldikten sonra Aniron fırladı ve;
-Eru Sringa Kal Vas Flamm..!!!
O anda ufak bir yarıktan yaratığa doğru Alev ve lav fıştırmaya başladı. Gözlerimizi ona diktik. Bu Bir Ophlidian?dı. Destard ?tan kaçan kadim bir yaratık. Efendisi Rikktor?a ihanet etmiş olmalıydı. [Rikktor, Sosaria?nın en güçlü yaratıklarına hükmeden Kadim bir Hükümdardır. Kendisi lanetlenip Ejder halini almıştır.] Aksine bu diyarlarda bu tarz yaratıklar Ki-rin?ler tarafından öldürülmüş olur. Fakat iyi saklanmış olmalı ki karşımıza Haldor?da çıktı. Alevlerden kurtulan Ophlidian Uzun kuyruğunu bize doğru salladı. Kendimi ağacın arkasına attım, fakat Ophlidian?ın kuyruğu Aniron?un omzuna isabet etti, kayalıklara çarpan Aniron, ardından yere düştü. O an çok hiddetlendim, Kılıcımı çektiğim gibi bana doğru yönelttiği kılıcına karşılık verdim. Çok güçlüydü, ikinci kılıç çarpışmasından sonra kolum kırılacak gibi oldu. O anda Boynuna atladım ve Aniron?a bağırdım.
-Aniron!! Şimdiiii..!
Yerden kalkamayan Aniron Nienra?yı Ophlidian?a çevirdi ve o inanılmaz büyüyü yaptı.
-Wis eunta In Nox..
Ophlidian Pençesini tam benim koluma attığı anda hayatım gözlerimin önünden geçti. Sonumun geldiğini sanmıştım. Ki Aniron o büyüyü yapmasaydı hakikaten sonum olmuştu. Koluma batan pençesini hissettiğimde Dua etmeye başlamıştım ki birden geri çekti. Rengi değişmiş, ve aptal aptal tıskırmaya başladı. Birdenbire yere yığıldı. Dakikalarca yerde sürünerek ilerlemeye çalıştıktan sonra kulakları tırmalayan garip bir ses çıkardı ve son nefesini verdi. Sanırım Aniron onu zehirlemişti. Olduğum yere yığıldım, o an öyle bir rahatlamıştım ki kurtulduğumuza, sadece öylece yığılmak bile beni fazlasıyla memnun etmişti. Aniron ise kendine gelir gelmez, Unicorn?un yaına koşmuştu. Fakat Unicorn, bu acıya daha fazla dayanamadı, ve o anda gözlerini bu dünyaya ilelebet kapatmıştı..
Ağaçlardan kopan uğultu ve dökülen yapraklarla tüm doğa bu kutsal canlının arkasından yas tutuyordu, Bende uzandığım yerden kalktım, Ölü Ophidian?ı kontrol ediyor, ve tekmeliyordum. Ophlidian?ın üzerindeki garip yaralar çok değişik gelmişti bana. Bunları Unicorn yapmış olamaz, farklı bir şey olmalıydı. Dönüp Aniron?a gösterdim. Bana hak verdi. Bu Ophlidian Kovulmuşa benzemiyordu. Kılıcını elinden çekip aldım, ancak diğer eli sıksıkı kapalıydı. Ben devasa kılıcı hayranlıkla kontrol ederken Aniron? ise kafayı Ophlidian?ın sımsıkı yumruğunu açmakla bozmuştu. Ona seslendim birazda gülerek; ?Ona erkek gücü lazım Aniron, bırakta ben halledeyim.. =)? dedim. Aniron altta kalmadı yine lafı ağzıma tıkamıştı.
-Evet; erkeğin gücünü Omzunda Ophlidian pençesi varkende görebilirdik. ^^ Ne şanssızlık ki müdahale ettim? dedi.
Hatayı tabiki kendimde aradım, Aniron?a laf yetiştirmek mümkün değildi. Hele o halde hiç tartışamazdım onunla.. Ophlidian'ın Sıkı sıkıya kapalı yumruğu açıldığında avcundan İnanılmaz birşey çıktı. Siyah bir Silindir. Üzerinde Karanlık Lisan olduğundan süphelendiğim yazılar vardı. Silindir?in kapağını açtığında hava birden karardı. Aniden irkilidim ve kapatmasını söyledim. O da benimle aynı duyguları paylaşmış olmalı ki hemen kapağı kapadı. Nasıl birşey olduğunu öğrenmek için adeta çıldırıyorduk, fakat tekrar açmaya da hiç cesaretimiz yoktu başımıza gelen bunca şeyden sonra. Havanın kararması, Ormanda bzı şeyleri harekete geçirmişti. Tepelerin ardından bir ses yankılandı, durmadan yaklaşan ayak sesleri duymaya başlamıştık. Aniron yine başını öne eğdi ve; ?Bugün biz lanetlendik sanırım, içimden bir ses şimdi yapılacak tek şeyin kaçmak olduğunu söylüyor? dedi. Bende o sese sonuna kadar hak verdim. Ve ikimizde haklı çıktık, Çünkü Harekete geçen bir Sürü vardı, ve çoğunluğu Mongbat? ve Orc?lardan oluşuyordu. Nerden geldiklerini bizde anlamadık ama zannedersem Ophlidian?ın peşinde birileri vardı. Ophlidian değildi hedef, tabiki Silindirin içindeki herneyse Çok değerli birşey olmalı. Kaçmaya karar vermiştik fakat yerimizden kıpırdayamıyorduk, bir anda üzerimize bir gölge çöktü. Bu gölgenin sebebi binlerce Oktu. Üzerimize doğru yönelen binlerce Ok. Okların üzerimizie yıkılmasına sadece saniyeler vardı, ve biz o anda sakin sakin düşünüyorduk, Koskoca Ophlidian?ı öldürdükten sonra, Ok yağmuru bize biraz basit gelmişti fakat Biraz daha sakin kalırsak bu olaya ikimizde Ophlidian? olacaktık ^^ Oklar yere yaklaşırken Aniron?u kolundan tutup Ophlidian?ın cesedinin altına çektim, Büyük yağmur?dan kurtulduk fakat 2. Si gelecekti. Bunun için Ophlidian?ın Koca kalkanını sırtımızda taşıyıp koşmak kalıyordu bize. Sürü sandığımız Devasa ordu, Bize çok sessiz yaklaşmıştı. Ancak kaçamayacağımız da bir gerçekti, Başımıza ne geleceğinin kuşkusuna kapıldık, ve sırtımızda Kalkan, var gücümüzle kaçmaya devam ettik..
Part 2 - Blacksmith in Sosaria - Coming Soon.
Kha7ad'dum? Copyright© 2007
Episode I - Cursed Queen Neira
??Birgün. Birgün olacak. Lanet etrafınızda kol gezecek. Kara bulutlar arasında parlayan güneş Kurtarıcıyı size gösterecek. İşte o zaman Sizin için ??Her şey için çok geç?? demek için Çok geç..??
Yukarıdaki sözler Sosaria?nın Throne ve Mondain darbelerinden önce bir kahin tarafından söylenmiş sözlerdir. Bu sözler ki asla unutulmayacak olan..
Ben Jhelom?lu yanlız bir süvariyim.. Bunun pek bir önemi olmasa da öyküsüne tanık olduğum önemli birisinden bahsedeceğim. Dünyanın kaderi olan birinden.. Aynı zamanda kederi... Aniron
Chapter One: Aniron
Bir insan, ne kadar ileri gidebilirdi? Bu sorunun cevabı Nujelm şehrinde dünyaya gözlerini açan küçük bir kızda saklı idi.. Babası onun adını ?İstek? koymuştu. Aniron?du.. O bir evlat istedi, ve Tanrı ona en güzelini verdi.. Frelder; Aniron?un babası usta bir büyücü olduğu kadar ailesine hiç kimsenin olamayacağı kadar düşkündü. Aniron?un onun ilk evladı olması onu daha bir özel kılıyordu zaten. Annesi bakmaya kıyamazdı güzelliğine, ve doyamamıştıda. Lady Tinuviel, papatya lakabıylabilinirdi, saf bir güzelliği vardı, kızı daha güzel oalcaktı ona göre.. Kızının doğduğu günün sonunda Aniron?un babası Frelder, uyuyakalmış ve garip bir rüya görmüştü. Upuzun saçları olan bir Elf hanımıydı rüyasındaki, ve ona kızını asla yalnız bırakmamasını tembihliyordu .. Haftalar boyunca her gece aynı rüyayı gördü Frelder.. Her gece Aniron?un beşiğinin başındaydı.. Fakat Ondaki farklılığı ilk fark eden annesi Tinuviel olmuştu.. Aniron?un gözlerinde değişik bir şeyler vardı, baktıklarında insanlar kendilerini sarhoş gibi hisseder, ve uzun süre bakamazlardı. Bir kötülük kuşkusu kapladı ailesini.. Ve kuşku yüreğe düştümü? bir daha asla yok edilemez..
Aradan yıllar geçti.. Aniron büyümüş 7?li yaşlarındaki her çocuk gibi oyunlarla günlerini süslüyordu. Ve kelebek tutkusu vardı onun, her şeyden farklı.. Sarı mavi özellikle de kırmızı tonlarındakilerin peşini asla bırakmaz, yakalayana kadar kovalardı.
Aniron?un ailesi hakkında önemli bir ayrıntı.. Aniron?un doğduğu yıllar Nujelm yeni bir şehir idi ve Nujelm?e göç edenler genellikle Moonglow çevresinden gelen soylular, ya da Luna?nın zengin tüccarları idi. Aniron?un ailesi Frelder ve Tinuviel ise Elf kumandanı Cireleth, onları Valdamir çayırlarında bulduğunda iki küçük yavrucaktılar. Onlar Elf dostları idiler.. Bunun anlamı onların irfanına mazhar olan nadir insanlardandılar.. Ve Elfler Sosaria?yı terk ederken, Onlarda ayrılmak zorunda kalıp Nujelm?e yerleşmeye karar verdiler.
Bilge Orman elflerinden pek çok şey öğrenmişlerdi, fakat onların alanı büyülerdi.. Frelder ve Tinuviel Elf büyüleri konusunda tam bir usta idiler, fakat hiçbir zaman hiçbir durumda insanlar arasında kullanmamışlardı. Onlar için Büyü sadece bilgelikten ibaretti. 7 yaşından itibaren bildikleri her şeyi Aniron?a aktarmaya başladılar.
Büyü ilmini Elfler ve insanlardan başka kullananlarda vardı tabii.. Sosaria üzerinde dağılmış, kimisi ıssız yerlerde kimisi bataklıklarda kimisi ise zindanlarda bulunan ariflerdi bunlar. Elf değillerdi, insanda değillerdi. Ölü ya da hayatta değillerdi. Sadece yolunu şaşırmışlara görünürler söylentiye göre.. Şifasına mazhar olan pek az şanslı vardır..
Büyü ilmi esrarengiz olduğu kadar da çok tehlikeli bir ilimdi Sosaria?da. Ve her zaman bu sanatla uğraşanlara kötü gözle bakılmıştı. Çünkü İnsanlık tarihi o güne dek büyü ve büyücülerden pek çok zarar görmüştü. Bu Elflerin işi idi ve insanların buna alet olmaması gerekliydi toplum için. Karanlıklar Efendisi?nin yenilişi ve zincirlenişinin ardından 4000 sene geçmiş olsa da onun kalıntıları hala Sosaria?yı terk etmemişti. Büyü ilmi, Kranalık ilimlerle uğraşan ve Destard zindanının arkasındaki arazisine kimsenin girmeye cesaret edemediği Lord Mondain ve öldürülen kardeşi Throne gibi gözleri kötülükten başka bir şey görmeyen insanların eline düştüğü vakit insanlara korku saldı hep. Mondain'in her zaman öldürülen kardeşinin intikamını almak için birgün harekete geçeceği söylenir.. Minax oyuğunda neler olup bittiğini de bilen kimsecikler olmamıştır ne Elfler ne de cüceler.. ,
Ve büyücüler bu yeteneği kötüye kullananlar yüzünden kendilerini hep gizlemek zorunda kaldı..
Aniron ise çok hızlı öğreniyor ve gitgide daha olgun bir hanımefendi oluyordu, ya da öyle görünmek hoşuna gidiyordu. Çünkü içten içe çok meraklı ve maceracı bir ruhu vardı. Zaten her şeyin başlangıcı merak duygusu yüzündendi.. Yıllar geçti Aniron büyüdü.. Ve birgün..
Sadece 6 günlük bir keşif gezisiydi. Aniron ve Kuzenleri pek bir fazla meraklı oldukları için, 6 gün bile çok azdı onlara. Fakat Öğrenmeye aç olan zihinleri doymak bilmiyordu. Gerekli gereksiz herşeyi öğrenmek onlar için bir zevk haline gelmiş. Nasıl kavrayabildiklerine hiçbir zaman inanasım gelmedi. Fakat çok çabuk öğreniyorlar, özellikle birşeyin üzerinde sır perdesi varsa sormayın gitsin. Sır perdesini bırakın , yorganda olsa Sırrın üstündeki, ne yorganı be? Kaya diyelim şuna, ortadan ikiye ayırırlar yine de yılmazlardı. Hayatları tehlikede olsa, bir olayı açıklığa kavuşturmak için uğraştıkları kadar uğraşmazlardı.
Aniron ve kuzeni Kuldan, Bir gemiye atlayıp Britain kıtasında, Haldor ormanına doğru yola çıktılar. Yanlarında ise iki üç tane rehber kitap ve birazda yiyecek vardı. Mandrake Köklerinin büyülere kattığı esrarengiz tılsımı duyduklarından onları bulmak için Ormanın derinliklerine doğru ilerliyorlardı. Saatler süren bu yolculukta yorulan iki kuzen Haldor ormanının büyüsünden de bayağı ürkütmüştü. Sessiz bi esinti vardı ve Mandrake kökleri 1 günlük uzaklıktaydı. Hava iyice serinlemişti. .. Devamını Kuldan?ın güncesinden; onun ağzından aktarayım..
Kuldan?ın Güncesi Sayfa 67:
?.....Patikada eğlenceli muhabbetler ederek yolumuza devam ederken, Çok uzaklarda değişik parıltılar gördük. Aniron büyücülükteki üstün hünerleriyle benden daha meziyetli idi. Parıltıların bir büyü olduğunu söyledi, fakat Nujelm?de birkaç Elf vardı, onlarında ormanda işi olmazdı. Kim olabileceğini sorduğumda Aniron?un da hiçbir fikri yoktu. Adımlarımızı biraz daha serileştirdik ve olayın olduğu yere doğru yöneldik. İlerlerken yerde parlak damlacıklara rastladık. Bunların ne olduğuna dair ne Aniron?un ne de benim bi fikrm yoktu. Aniron?a içimde bir korku olduğunu söylememe rağmen devam etmekte ısrarlı idi. İyice hızlandı ve damlaları takip ederek koşmaya başladı. Bende arkasından devam ediyordum. Koşarken Yolumuzun üzerinde yıkılmış ağaçlar ve parçalanmış dallara rastlıyorduk, üzerlerinde atlayop geçen Aniron?un tek hedefi neler olup bittiğini öğrenmekti, ama ben geçtiğimiz her yere göz atarak fikir sahibi olmaya çalışıyordum. Bir ara Toprakta Uzun tüylü kıpırdayan birşey dikkatimi çekti, tüylerim diken diken oldu. Aniron?un peşinden ? Bekle sakın gitme ? diye bağırmama rağmen o devam etti ve gözden kayboldu. Bulduğum şey ise büyük bir yaratığın biryerinden kopan bir parça gibiydi. Ucundan mor bir sıvı akıyordu. Sanırım bizdeki kanın onlardaki şekliydi . Aniron için telaşlandım ve var gücümle koşmaya başladım. Yarım saate yakın çığlık çığlığa onu aradım, Sonunda Bağırmalarıma cevap veren Aniron?u bulduğumda, Yere çömelmiş iki eliyle , karşısında ise o güzelim hayvanı okşuyordu. Hayatımda öyle bir güzellikle daha karşılaşmadım. Yerde yatan yaratık bir Unicorn?du ama hali içler acısıydı. Unicorn öylesine güzel parlıyordu ve o kadar sevimli bir hayvandı ki, fakat ona olanları görünce dünya başıma yıkılmıştı. Arka ayakları parçalanmış, ve her yanı sıyrıklar içersindeydi. Kanatları yoluk, Boynuzunda ise hala yaptığı bir büyünün kalıntıları vardı. Aniron başucunda onun kafasını okşarken ben gözlerimi Unicorn?un bakışlarından hala alamamıştım. Aniron?a sorana kadar adını bile bilmiyordum. Ona sorduğumda söyle dedi.
-Unicorn?ların soyu Elf?lerden de eskiye dayanır Kuldan. Yüzyıllar önce Güneşin yeni parlamaya başladığı sıralar Sosaria?da onlardan onbinlercesi vardı. Fakat Bu yaratıklar güzel duygularla beslenir. Karanlık ve kötülük başgöstermeye başladığından beri Unicorn?lar tek tek bu diyarları terkedip, Başka diyarlara göç etmeye başladılar, Kalanlar ise yavaş yavaş yokolmaya yüz tuttu. Karşılarında üzüntülü birisi dursa dahi hasta olan bu canlıya kim kıyabilir ? Nasıl bir vicdandır bu ? dedi ve başını öne eğerek hala can çekişen Unicorn?u okşamaya devam etti. İnanılmaz birşeydi. Gerçekten böyle bir canlıya neden zarar vermek isterler bilinmez. Fakat içimdeki korku hala kapanmamıştı. Unicorn?a yaklaştım, kendimi biraz daha güvende hissetmiştim. Boynuzunu okşadığımda beni yalamıştı. ..
-Dwummmmmppppp!!!!!!!!!!!!!!!!!
Bir anda bir gürültü koptu. Ve arkamızda bir gölge belirdi. Çok güçlü bir nefes ensemi sıvazlıyordu. Korkudan donakaldık. Ne kafamızı geriye çevirmeye, ne de kıpırdamaya cesaretimiz vardı. Sadece gözlerimi oynatabiliyordum. Aniron elini yavaşça Nienra?ya [Aniron?un Âsâsı] götürürken bende ona siper almaya hazırlanıyordum, Geriye doğru çekilme sesi geldikten sonra Aniron fırladı ve;
-Eru Sringa Kal Vas Flamm..!!!
O anda ufak bir yarıktan yaratığa doğru Alev ve lav fıştırmaya başladı. Gözlerimizi ona diktik. Bu Bir Ophlidian?dı. Destard ?tan kaçan kadim bir yaratık. Efendisi Rikktor?a ihanet etmiş olmalıydı. [Rikktor, Sosaria?nın en güçlü yaratıklarına hükmeden Kadim bir Hükümdardır. Kendisi lanetlenip Ejder halini almıştır.] Aksine bu diyarlarda bu tarz yaratıklar Ki-rin?ler tarafından öldürülmüş olur. Fakat iyi saklanmış olmalı ki karşımıza Haldor?da çıktı. Alevlerden kurtulan Ophlidian Uzun kuyruğunu bize doğru salladı. Kendimi ağacın arkasına attım, fakat Ophlidian?ın kuyruğu Aniron?un omzuna isabet etti, kayalıklara çarpan Aniron, ardından yere düştü. O an çok hiddetlendim, Kılıcımı çektiğim gibi bana doğru yönelttiği kılıcına karşılık verdim. Çok güçlüydü, ikinci kılıç çarpışmasından sonra kolum kırılacak gibi oldu. O anda Boynuna atladım ve Aniron?a bağırdım.
-Aniron!! Şimdiiii..!
Yerden kalkamayan Aniron Nienra?yı Ophlidian?a çevirdi ve o inanılmaz büyüyü yaptı.
-Wis eunta In Nox..
Ophlidian Pençesini tam benim koluma attığı anda hayatım gözlerimin önünden geçti. Sonumun geldiğini sanmıştım. Ki Aniron o büyüyü yapmasaydı hakikaten sonum olmuştu. Koluma batan pençesini hissettiğimde Dua etmeye başlamıştım ki birden geri çekti. Rengi değişmiş, ve aptal aptal tıskırmaya başladı. Birdenbire yere yığıldı. Dakikalarca yerde sürünerek ilerlemeye çalıştıktan sonra kulakları tırmalayan garip bir ses çıkardı ve son nefesini verdi. Sanırım Aniron onu zehirlemişti. Olduğum yere yığıldım, o an öyle bir rahatlamıştım ki kurtulduğumuza, sadece öylece yığılmak bile beni fazlasıyla memnun etmişti. Aniron ise kendine gelir gelmez, Unicorn?un yaına koşmuştu. Fakat Unicorn, bu acıya daha fazla dayanamadı, ve o anda gözlerini bu dünyaya ilelebet kapatmıştı..
Ağaçlardan kopan uğultu ve dökülen yapraklarla tüm doğa bu kutsal canlının arkasından yas tutuyordu, Bende uzandığım yerden kalktım, Ölü Ophidian?ı kontrol ediyor, ve tekmeliyordum. Ophlidian?ın üzerindeki garip yaralar çok değişik gelmişti bana. Bunları Unicorn yapmış olamaz, farklı bir şey olmalıydı. Dönüp Aniron?a gösterdim. Bana hak verdi. Bu Ophlidian Kovulmuşa benzemiyordu. Kılıcını elinden çekip aldım, ancak diğer eli sıksıkı kapalıydı. Ben devasa kılıcı hayranlıkla kontrol ederken Aniron? ise kafayı Ophlidian?ın sımsıkı yumruğunu açmakla bozmuştu. Ona seslendim birazda gülerek; ?Ona erkek gücü lazım Aniron, bırakta ben halledeyim.. =)? dedim. Aniron altta kalmadı yine lafı ağzıma tıkamıştı.
-Evet; erkeğin gücünü Omzunda Ophlidian pençesi varkende görebilirdik. ^^ Ne şanssızlık ki müdahale ettim? dedi.
Hatayı tabiki kendimde aradım, Aniron?a laf yetiştirmek mümkün değildi. Hele o halde hiç tartışamazdım onunla.. Ophlidian'ın Sıkı sıkıya kapalı yumruğu açıldığında avcundan İnanılmaz birşey çıktı. Siyah bir Silindir. Üzerinde Karanlık Lisan olduğundan süphelendiğim yazılar vardı. Silindir?in kapağını açtığında hava birden karardı. Aniden irkilidim ve kapatmasını söyledim. O da benimle aynı duyguları paylaşmış olmalı ki hemen kapağı kapadı. Nasıl birşey olduğunu öğrenmek için adeta çıldırıyorduk, fakat tekrar açmaya da hiç cesaretimiz yoktu başımıza gelen bunca şeyden sonra. Havanın kararması, Ormanda bzı şeyleri harekete geçirmişti. Tepelerin ardından bir ses yankılandı, durmadan yaklaşan ayak sesleri duymaya başlamıştık. Aniron yine başını öne eğdi ve; ?Bugün biz lanetlendik sanırım, içimden bir ses şimdi yapılacak tek şeyin kaçmak olduğunu söylüyor? dedi. Bende o sese sonuna kadar hak verdim. Ve ikimizde haklı çıktık, Çünkü Harekete geçen bir Sürü vardı, ve çoğunluğu Mongbat? ve Orc?lardan oluşuyordu. Nerden geldiklerini bizde anlamadık ama zannedersem Ophlidian?ın peşinde birileri vardı. Ophlidian değildi hedef, tabiki Silindirin içindeki herneyse Çok değerli birşey olmalı. Kaçmaya karar vermiştik fakat yerimizden kıpırdayamıyorduk, bir anda üzerimize bir gölge çöktü. Bu gölgenin sebebi binlerce Oktu. Üzerimize doğru yönelen binlerce Ok. Okların üzerimizie yıkılmasına sadece saniyeler vardı, ve biz o anda sakin sakin düşünüyorduk, Koskoca Ophlidian?ı öldürdükten sonra, Ok yağmuru bize biraz basit gelmişti fakat Biraz daha sakin kalırsak bu olaya ikimizde Ophlidian? olacaktık ^^ Oklar yere yaklaşırken Aniron?u kolundan tutup Ophlidian?ın cesedinin altına çektim, Büyük yağmur?dan kurtulduk fakat 2. Si gelecekti. Bunun için Ophlidian?ın Koca kalkanını sırtımızda taşıyıp koşmak kalıyordu bize. Sürü sandığımız Devasa ordu, Bize çok sessiz yaklaşmıştı. Ancak kaçamayacağımız da bir gerçekti, Başımıza ne geleceğinin kuşkusuna kapıldık, ve sırtımızda Kalkan, var gücümüzle kaçmaya devam ettik..
Part 2 - Blacksmith in Sosaria - Coming Soon.
Kha7ad'dum? Copyright© 2007
08 Ksm 2010 11:52, Değiştirme: 10 Ksm 2010 10:27 (Toplamda 2 kere)
gilthanas
Efsane
Efsane
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
şahsi fikrim olayları öyle anlatmıssınki begenmemek ayıp olur...
ophlidiandan tutun riktora ordan tutun unicorn ve kirinlerin muhabbeti cok muhteşem olmuş
hikayede kendince akıcı bir uslupla yazılmış gereksiz kelimelere yervermekten kacınmışsın...
devamını beklemekteyiz...
burdada naruto olayı kullanılmış sanki cok hoş durmus cok yaratıcı...
Eru Sringa Kal Vas Flamm
Taju kage bunshin no jitsu
ophlidiandan tutun riktora ordan tutun unicorn ve kirinlerin muhabbeti cok muhteşem olmuş
hikayede kendince akıcı bir uslupla yazılmış gereksiz kelimelere yervermekten kacınmışsın...
devamını beklemekteyiz...
burdada naruto olayı kullanılmış sanki cok hoş durmus cok yaratıcı...
Eru Sringa Kal Vas Flamm
Taju kage bunshin no jitsu
08 Ksm 2010 12:09
Zibidy
Bilge
Bilge
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
Çok güzel hareketler bunlar :)
Güzel hikaye devamı bekliyorum.
Güzel hikaye devamı bekliyorum.
08 Ksm 2010 12:33
Dvyne Quillan
Usta
Usta
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
Sürükleyici güzel... Gözlerim ağırdı yahu 
08 Ksm 2010 12:44
PashaCamaC
Oyuncu
Oyuncu
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
15 dakikamı aldı ama değdi doğrusu sonunu getireceğim basından belliydi ztn. Devamı gelmesi dileğiyle.
08 Ksm 2010 15:15
Exen202
Oyuncu
Oyuncu
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
devamını bekliyorum en kısa zamanda :)
08 Ksm 2010 20:43
Khazaddum
Uzman
Uzman
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
Yorumlar için teşekkürler.
Aslında çok eski bir hikaye, uzun zaman önce yazmıştım birçok serverin Role Play kısmında, ve FRP Sitelerinde paylaşmışlar saolsunlar, fakat yeniden düzenliyorum, çünkü konu bazında daha detaylı anlatımı hakeden bir hikaye. Kısacası biraz kitap tadında olcak uzun sürcek baya, ama çok sürükleyici olacağından emin olun. Sizden ricam beğenmediğiniz eksik yanlarınıda eleştirmeniz. Böylelikle fikirlerinizi alarak daha güzel bölümlerle geri döneyim =)
Aslında çok eski bir hikaye, uzun zaman önce yazmıştım birçok serverin Role Play kısmında, ve FRP Sitelerinde paylaşmışlar saolsunlar, fakat yeniden düzenliyorum, çünkü konu bazında daha detaylı anlatımı hakeden bir hikaye. Kısacası biraz kitap tadında olcak uzun sürcek baya, ama çok sürükleyici olacağından emin olun. Sizden ricam beğenmediğiniz eksik yanlarınıda eleştirmeniz. Böylelikle fikirlerinizi alarak daha güzel bölümlerle geri döneyim =)
08 Ksm 2010 21:48
Exen202
Oyuncu
Oyuncu
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part Khazaddum yazmış:
biyografi tadında sanki . daha fantastik kelimeler serpiştirilmiş bir hikaye olabilirdi zaten olsa idi yüzüklerin efendisi v.s tarzında birşeyler çıkardı ortaya :)
09 Ksm 2010 0:38
Khazaddum
Uzman
Uzman
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
Orayı ben düzelttiğimi sanıyordum =) O okuduğunuz bölüm taslaktı, denemeydi .. Şimdi düzelttim ^^
09 Ksm 2010 1:37
Remmirath
Deneyimli Oyuncu
Deneyimli Oyuncu
Konu: Yanıt: Chronicles Of Necromancers / Episode I - Neira / Part
Gerçekden çok beyendim . Devamını bekliyorum.
10 Ksm 2010 10:27
  |
|
| 1. sayfa (Toplam 2 sayfa) [ 11 mesaj ] |
| Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |