Azm-u hamam edelim, sürtüþtürem ben sana,
Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
* * *
Lal-u þarap içurem ve ýslatýp geçirem,
...Parmaðýna yüzüðü, hatem-i zer drahsan.
* * *
Eðil eðil sokayým, iki tutam az mýdýr?
Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
* * *
Diz çökerek önüne ýlýk ýlýk akýtam,
Bir gümüþ ibrik ile destine ab-ý revan.
* * *
Salýnarak giderken arkandan ben sokayým,
Ard eteðin beline, olmasýn çamur aman.
* * *
Kulaklarýndan tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden çizmeyi, olasýn yola revan.
* * *
Öyle bir sokayým ki, kalmasýn dýþarda hiç,
Düþmanýn baðrýna, hançerimi nagehan.
* * *
Eðer arzu edersen, ben aðzýna vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
* * *
Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuç avuç altýný, olsun kulun þaduman.
* * *
Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin,
Esselamun aleyküm ve aleykümesselam.

Hikayesinide ben paylaþayým bir video ile birlikte,

Yukarýdaki þiir, edebiyat tarihimizin saygýn þahsiyetlerinden Sümbülzade Vehbi Efendi'nin müstesna bir eseridir.

Þiirin hikayesi ise þöyle:

Bir gün padiþah, Vehbi Efendi'yi yanýna çaðýrýr ve:

"Bana öyle bir þiir yaz ki bir mýsrasýný okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin" der.

Ve yukarýdaki gibi bir þiir ortaya çýkar.

Aþaðýdaki de, Ferhan Þensoy'un - Üç kuruþluk opera adlý tiyatrosundan bir kesit.

[youtube]http://www.youtube.com/watch?v=VT86tI8dZZ4[/youtube]

Bilgilendirme için teþekkürler sosaria

Dilimizde "Rücu sanatý" olarakta geçiyor. Bizlerde yapabilir miyiz acep abartmadan. =) Hehe Denemek lazým aslýnda...

Peki bunun sonucunda padiþahýn genede adamýn kafasýný vurdurdugunu býlýyormusunuz :)

O zaman denemeyelim bunu

Þu padiþahlarýda hic anlamýyorum,ne garip istekleri oluyor.

"geçirmek , sokmak , akýtmak , aðzýna vermek" gibi tabirlerin býrakýn aruz vezninin kullandýðý yýllarý -ki Milli Edebiyat Dönemi'nde bile doðru düzgün aruz þairi yoktur- , bundan 30-40 sene evvel bile þu anki anlamlarýnda anlaþýldýðýný hiç zannetmiyorum. Sümbülzade Vehbi diye bir þahýs tarihte varolmakla birlikte , 18. asrýn ikinci demlerinde yaþamýþtýr ve bu dönemlerde bu metaforlarýn kullanýlmasý da anlaþýlabileceði üzere mümkün deðildir. =)

Bu olay týpký Alparslan'ýn , vezirine "panpa" demesi gibi bi þey yani.

Oldukça sýk konuþulan bir muhabbet olmasýna karþýn , gerçeklik payýnýn çok çok zayýf olduðunu düþünüyorum.

Bu adamýn ismiyle yazýlmýþ bir çok beyit de var , hepsi de birbirinden güzel. Gerçek mi deðil mi bilmem fakat eðlenceli olduklarý aþikâr. =)

Kesinlikle katýlýyorum sana...
Bizim insanýmýz yakýþtýrma abartýlý þekilde kullanýyor !
O kadar çok yakýþtýrma yapýyoruzki gerçek olduguna yalaný söyleyen bile inanýr hale geliyor.....

Bu bilgilendirme için ayrýyetten teþekkür ederim

http://www.edebiyatogretmeni.net/nefi.htm

http://www.bilgicik.com/yazi/nefi-biyografi-hayati-kim-kimdir/

=)