Wishmaster Yakymchuk |
Yazar
Mesaj
Wishmaster Yakymchuk
Gatenin öteki ucuna geldiğinde etraf alabildiğine çimenlikti Wishmaster yavaş adımlarla ilerliyordu kapı daha kapanmamıştı arkasından gelmeye cesaret eden iki chaus şövalyesini fark edememişti kılıcını Wishmaster'a doğru savurması bu şövalyenin son hareketi oldu yer aniden yarıldı ve cehennemin derinliklerinden bi alev topu şövalyenin zırhıyla beraber eridi diğeri gördüklerinden korkarak geri kaçmak istedi ama bir anda paralize olmuştu hareket ettiğinde ise bir patlama ile cesedi parçalara ayrıldı. geldiği yer Kutsal Luna şehri idi. Daywalker , Wasp'ı gördü ona doğru yürüdü..
Daywalker aaaaa kimleri görüyorum yaşlı savaşçı diyerek ona yaklaştı sonra Wishmaster üzerine doğru yığıldı...
Hava güzeldi. Daywalker Wishmaster'a doğru kılıcını savurdu ve her zamanki gibi ıskaladı. Şimdi değil git kamptakilerle çalış dedi. benim biraz kitap okumam lazım diye ekledi. Daywalker üzgün bir şekilde ufak tahta kılıcını yere sürte sürte kampa doğru ilerledi. Wishmaster aniden yana çekildi tahta kılıç önüne düştü. Daywalker'a doğru gülümsedi. Ormana doğru girdi iyice ilerledi işte dedi aradığım şey. aniden kendini garip hisstemeye başladı ağacın arkasına doğru baktığında bir bebek gördü. Buda ne dedi sonra bebeği eline aldı bu bir elf çocuğu idi ama daha değişik bir duygu vardı içinde. Yere bir daire ve içine değişik şekiller çizdi bebeği dairenin ortasına koydu. elerini dairenin 2 noktasına koydu...
Elf anne aniden irkildi ve büyüyü engelledi..
daire aniden alev almaya başladı. Wishmaster aniden bebeği oradan aldı ateş sıcak değildi ama olaylar iyice büyümeden bebekle beraber kampa indi... Daywalker şok olmuş bir şekilde Wishmaster'ı elinde bebekle gördü. Hera beyaz atıyla ufukta görülmüştü dene silahı kan içinde geliodu... Wishmaster'a doğru baktı ne yapabilirdim ki onlar benim üstüme geldi dedi ve atını ahıra soktu. Wishmaster aniden bebeğe baktı nerden çıktın sen dedi . bebek ona gülümsedi..
Gözlerini açtığında Britanya'da Lord britishin kalesinde idi odadan dışarı çıkmak için ağaya kalktığında aniden sendeledi. Kapıya yanaştığında kapı kendiliğinden açıldı nasıl bir büyü bu derken içeri Lord british girdi. Olanları biliyoruz şimdi siz biraz dinlenin burada Order şövalyeleri tarafından korunuyor olacaksınız dedi ve odadan ayrıldı. Wishmaster odayı inceledi biraz kendine geldikten sonra odadan çıktı koridorda ilerledi sonra bir oda fark etti. İçerde bütün tarihi alacak kadar kitapla dolu idi. Onları okumaya başladı. Lord britişle beraber yaptıkları savaşın yazıldığı kitapın sayfalarını karşıtırmaya başlladı. omzundaki yara aklına geldi elini boynundan sokup bakacağı sırada kolyeye eli çarptı. birden karısı aklına geldi daha sonra oğlu Daywalker kafasını dağıtmak için kiytapları karıştırmaya devam etti. Britanyaya gelen hırsız Mr.Crabs in laneti lord britishin kaçırılması, orcların baskını, jukaların baskını, lanetli kitabın bulunması kitaplara öğlesine dalmıştı ki zamanın farkında deilşdi. aniden yorulduğunu hissetti Wishmaster odasına doğru ilerlerken arkasında bir ses duydu yaşlı kurt nereye dedi araksını döndüğünde karşısında Wasp vardı. Beraber odasına yürüdüler. Wishmaster aniden ciddileşti yaşayan varmı diye sordu. Wasp yere bakarak Wind Rideri dahi öldürmüşler. Daywalker ı canlı bulduk ama ona canlı denemezdi. Şu anda britanya healerinda tedavide. Wishmaster kendini yatağa attı Wasp odayı yavaşça terk etti..
Hayır Arkadia oku o şekilde germeyeceksin dikkat et kahretsin!!! Ok yaydan çıkıp bir ağaca saplanmıştı. gülümsedi Wishmaster'a. Wishmaster tamam bugünlük bu kadar yeter dedi. Daywalker gene Wishmaster a doğru bir hamle yapmıştı ama gene kendini yerde bulmuştu. Wishmaster oğluna baktı ve gülümsedi.
Eski anılarını yeniden hatırlamak Wishmaster'a acı verdiğini fark etti. Uyumanın o an için yapılacak en iyi şey olduğunu farkında idi. Ama buda yaptığı bir hataydı. Rüyasında Daywalker'ı görmüştü. Ufak kısa saçlı babasına baktığında gözlerini içi gülüyordu. Rüyayı kabusa çeviren şey ise Daywalker'ın ağzından dökülen son kelimeleriydi... Güle Güle BABA!!!... Bir damla göz yaşı Wishmaster'ın yanaklarında süzüldü...Wishmaster aniden uyandı. Cübbesini giydi ve Healera doğru ilerledi. Yolda bir yabancı gördü Değişik bir duygu hissetti ama o an için buna vakit yoktu. Healerin kapısına geldiğinde bir büyücü Wishmaster'ın gözlerinin içine bakması herşeyi açıklamıştı. Wishmaster aniden deliye dönmüş bir şekilde ahıra gitti. Ahırda kimse yoktu. Yere bir kese altın koyarak oradan bir at aldı. Ahırdan çıkarken. aniden Wasp Atının eğerinden tutu ve onu durdurdu...
-hey hey hey yaşlı dostum nereye gidiyorsun bakalım dedi. Wishmaster ile göz göze geldiğinde onun ciddiyetini anladı.
Wishmaster sinirli bir şekilde
-Chaous lorduna ufak bir hediyem var dedi.
Wasp onu durdurmak için Wishmaster sağlam bir yumruk attı ve attan düşmesine neden oldu. at kargaşanın korkusu ile kaçmıştı çoktan. yumruk Wasp a çürümüş bir yanak olarak geri döndü. Wishmaster elini tutaraktan ormana doğru ilerledi...
bir yandan düşünürken bir yandan sinirini almak için ağaçlara vuruyordu. Neden Neden onların suçu neydi neden onları koruyamadım... Lonely, Elros ya siz nerde idiniz bunlar olurken neden bizim yanımızda değildiniz...
Elros dedi içinden
o Silah tutmaktan nasırlaşmış elleri aklına geldi La Cosa Nostra'nın lideri Elros... o gece neden bizi terk ettin o karanlıkta kaybolurken seni izliyordum ne bir veda nede başka bir şey söylemeden çektin gittin. ya sen Lonely dedi içinden senin ondan farkın neydi hala ikisinden de bir haber alınamıyordu... Wishmaster ormanın içinde farkında olmadan ogrelerin kampına kadar ilerlemişti. siniri yüzünden kendisine doğru inmekte olan silahı farkında deildi. son anda silah inmeyi kesti ve ogre yere yığılmıştı. Heey yaşlı kurt kampa dönsek daha iyi bu bölge o kadar güvenli değil dedi Wasp bir yandan dagerını ogrenin başından çıkartırken.
Wishmaster Wasp'a döndü ve
-sende onlar gibi gidecek misin dedi.
Wasp Wishmaster'a baktı ve sadece gülümsedi...
sabah olduğunda kampın hali daha kolay görünüyordu. ahırdan kalan küller hala sıcaktı. vadiyi saran ceset kokusu dayanılmazdı. birden irkildi bu Arkadiaydı. Cansız elf bedeni ayaklarının dibindeydi. Şaka olmadığını biliyordu ama içinden lütfen bir şaka olsun diyordu.
Aniden yerinden fırlamıştı Wishmaster Arkadia’nın ağaçtan düşüşü ile birlikte. Wishmaster Arkadia'yı kucağına alıp oğlum iyi misin demesine rağmen Arkadia hareket etmiyordu. Aniden wampir dişleri gülümseme ile belirdi Arkadia'nın usta bir hamle ile Wishmaster'ın kucağından kurtulup ağaçta oturduğu yeri aldı. Wishmaster kızması lazımdı biliyordu fakat sadece gülümseyerek kamp meydanına geri döndü.
Kampta gezdikçe ölülerin oluşturduğu kokuya alışmaya başlamıştı Wishmaster. Birden bir şey daha fark etti Ofelyay dı bu bir şeyin üzerinde sanki canını siper etmişcesine yatıyordu. Atı değneği ile dürttü. At çoktan ölmüştü. Var gücüyle atı ileri itince altında Yullia yı gördü. Omzunda bir ok saplı yatıyordu birden hareket etiğini fark etti Wishmaster. Yullia sen!.. kelimeleri dökülebildi azından sadece. Yaşıyorsun dedi. Gözlerini yumdu açtığında Lord Britishin kalesinde idi. Lord British in büyücülerine gelmelerini söyledi değneğini kaldırdı Wishmaster ve azından birkaç kelime döküldü aniden karanlık odada ufak bir ışık belirdi mor siyah karışımı ufak bir ışık bu ışık git gide büyüdü ve en sonunda rahatça bir insanın geçebileceği boyuta geldi. Gateden iki Britanya healeri girdi ve Yullia ile beraber geri döndüler. Karışık duyguları yüzünden ne yapacağını bilemiyordu Wishmaster sevinmeli miydi Yullia yı canlı bulduğu için yoksa üzülmelimiydi sadece Yullia bulduğu için o koca et yığını içinde… Yullia sen de beni bırakma dedi içinden. Kafasını toplamak büyücülerin yanına mahzene inmeye karar verdi. Mahzenin küf kokulu karanlık yolunda ilerlerken aniden biri araksında hissetti aninde arkasını döndüğünde kimse yoktu. herhalde aklım bana oyun oynuyor dedi içinden. Önüne döndüğünde imp ghosthand önünde idi. Wishmasterın eli istem dışı para eşyalarını kontrole gitti çünkü karşısındaki sosaria nın en ünlü hırsızlarından biri idi. Merak etme Wishmaster bu sefer almaya değil vermeye geldim dedi. Pembe bir pelerin verdi katlı bir şekilde. Wishmaster sanki taş kesilmişti o pelerini görünce, konuşmaya çalışıyordu fakat yapamıyordu. Lordum için ufak bir hediye dedi imp pelerini Wishmasterın eline bırakırken ve sonrada aniden gölgenin içinde kayboldu. Pelerine uzun uzun baktı Wishmaster. Karımın pelerini diyebildi en sonunda. Aniden irkildi Wishmaster deişik bir duygu kapladı içini ama iyi bir duygu idi bu aniden bir el omzuna değdi. Eliyle O eli omzundan atmak için bir hamle yaptı sargı bezlerini fark etti. Arkasını döndüğünde içindeki bütün kötü duygular yok oldu, çünkü Minako Aino karşısında duruyordu….
Daywalker ile Minako Aino britanya semalarında ormanda at koştururlardı. Tabiki Wishmaster Minako Aino’nun hızına yetişemezdi tıpkı diğer savaşçılar gibi. Minako Aino aniden yavaşladı. Karşılarında alt kişilik bir savaşçı ekibi duruyordu. Kalkanlarından düşman ordunun askerleri olduğu anlaşılıyordu. Minako Aino Wishmaster’a yavaşça döndü Wish ona bir gülüş attı ve kastını indirdi. Minako Aino aniden önüne döndü ve atını onların üstüne sürdü. Kafasını aniden kenara çekti ok ıslık çalarak yanından geçti. Bu o okçunun attığı son oku oldu kınından çıkan kılıç okcunun deri zırhını delip vücudu ile buluştu. Minako Aino arkasına bakmadan diğerlerine doğru ilerledi. Biliyordu ki o adam ölmese bile birkaç saniye sonra spazm geçirecekti ve ölümü daha acılı bir şekilde olacaktı. Karşısındaki diğer adam kılıcı ile Minako Aino bir hamle yaptı onada kolayca karşılık verdi. Grubun içine iyice dalmıştı. Minako Aino’nun yanında ona saldırmaya hazırlanan adam kılıcını kaldırmıştı fakat çoktan kılıcı tututan ellerine kan pompalayan kalbi demir ile buluşmuştu. Minako Aino’nun arkadan atını süren wishmaster’a doğru yöneldi iki savaşçı. Elini omzuna götürdü ufak bıçağını fırlattı. Bıçak adamın boğazına saplanmıştı. Arkadaşına bakmak için kafasını bir an için yana çeviren savaşçının son hamlelerinden biri oldu bu. Cansız bedeni arkadaşının yakınlarında yere düştü. Gözü Minako Aino arıyordu. Fakat bulamıyordu. Birden orionun sesini duydu. Minako Aino üzerinde yatıyordu. Hayır dedi içinden. Kalan iki adama doğru sürdü atını. Biri savaşçı idi dierinin ise elinde bir asa vardı. Atını git gide hızlandırdı. Bir ıslık sesi geldi ve karşısındaki adam birden yere yığıldı. Gelen ikinci ok diğer adama gelmişti fakat bir kayaya çarpmış gibi yere düştü. Arkasına baktığında Wasp ve Daywalker’ı gördü. Arkadia'nın öfkesini gözlerinden okuyabiliyordu. Iskaladım inanamıyorum şeklinde mırıldandı Wishmaster elini Arkadia'nın omzuna attı. Boşuna kendini hırpalama dedi Wishmaster. Daywalker adama doğru bir hamle yapmıştı kılıcı adamın bedenine geldiğinde değişik bir duygu hissetti. Nasıl dedi içinden orada bir adam vardı buna eminim. Yerde bir taş parçalarından başka bir şey yoktu. Daywalker dedi aniden Orion onu çoktan Wishmaster’ın yanına getirmişti. Bunu sende yapabilirsin dedi orion’a Minako Aino yavaşça Daywalker ı yere uzandırdı. Orion Minako Aino’nun yanına geldi birden solmuş cildi düzelmeye başladı. İçindeki zehiri ondan almıştı. Daywalker uyanır uyanmaz elini kılıcına attı karşısında Wishmaster'ı görünce rahatladı..
Gatenin öteki ucuna geldiğinde etraf alabildiğine çimenlikti Wishmaster yavaş adımlarla ilerliyordu kapı daha kapanmamıştı arkasından gelmeye cesaret eden iki chaus şövalyesini fark edememişti kılıcını Wishmaster'a doğru savurması bu şövalyenin son hareketi oldu yer aniden yarıldı ve cehennemin derinliklerinden bi alev topu şövalyenin zırhıyla beraber eridi diğeri gördüklerinden korkarak geri kaçmak istedi ama bir anda paralize olmuştu hareket ettiğinde ise bir patlama ile cesedi parçalara ayrıldı. geldiği yer Kutsal Luna şehri idi. Daywalker , Wasp'ı gördü ona doğru yürüdü..
Daywalker aaaaa kimleri görüyorum yaşlı savaşçı diyerek ona yaklaştı sonra Wishmaster üzerine doğru yığıldı...
Hava güzeldi. Daywalker Wishmaster'a doğru kılıcını savurdu ve her zamanki gibi ıskaladı. Şimdi değil git kamptakilerle çalış dedi. benim biraz kitap okumam lazım diye ekledi. Daywalker üzgün bir şekilde ufak tahta kılıcını yere sürte sürte kampa doğru ilerledi. Wishmaster aniden yana çekildi tahta kılıç önüne düştü. Daywalker'a doğru gülümsedi. Ormana doğru girdi iyice ilerledi işte dedi aradığım şey. aniden kendini garip hisstemeye başladı ağacın arkasına doğru baktığında bir bebek gördü. Buda ne dedi sonra bebeği eline aldı bu bir elf çocuğu idi ama daha değişik bir duygu vardı içinde. Yere bir daire ve içine değişik şekiller çizdi bebeği dairenin ortasına koydu. elerini dairenin 2 noktasına koydu...
Elf anne aniden irkildi ve büyüyü engelledi..
daire aniden alev almaya başladı. Wishmaster aniden bebeği oradan aldı ateş sıcak değildi ama olaylar iyice büyümeden bebekle beraber kampa indi... Daywalker şok olmuş bir şekilde Wishmaster'ı elinde bebekle gördü. Hera beyaz atıyla ufukta görülmüştü dene silahı kan içinde geliodu... Wishmaster'a doğru baktı ne yapabilirdim ki onlar benim üstüme geldi dedi ve atını ahıra soktu. Wishmaster aniden bebeğe baktı nerden çıktın sen dedi . bebek ona gülümsedi..
Gözlerini açtığında Britanya'da Lord britishin kalesinde idi odadan dışarı çıkmak için ağaya kalktığında aniden sendeledi. Kapıya yanaştığında kapı kendiliğinden açıldı nasıl bir büyü bu derken içeri Lord british girdi. Olanları biliyoruz şimdi siz biraz dinlenin burada Order şövalyeleri tarafından korunuyor olacaksınız dedi ve odadan ayrıldı. Wishmaster odayı inceledi biraz kendine geldikten sonra odadan çıktı koridorda ilerledi sonra bir oda fark etti. İçerde bütün tarihi alacak kadar kitapla dolu idi. Onları okumaya başladı. Lord britişle beraber yaptıkları savaşın yazıldığı kitapın sayfalarını karşıtırmaya başlladı. omzundaki yara aklına geldi elini boynundan sokup bakacağı sırada kolyeye eli çarptı. birden karısı aklına geldi daha sonra oğlu Daywalker kafasını dağıtmak için kiytapları karıştırmaya devam etti. Britanyaya gelen hırsız Mr.Crabs in laneti lord britishin kaçırılması, orcların baskını, jukaların baskını, lanetli kitabın bulunması kitaplara öğlesine dalmıştı ki zamanın farkında deilşdi. aniden yorulduğunu hissetti Wishmaster odasına doğru ilerlerken arkasında bir ses duydu yaşlı kurt nereye dedi araksını döndüğünde karşısında Wasp vardı. Beraber odasına yürüdüler. Wishmaster aniden ciddileşti yaşayan varmı diye sordu. Wasp yere bakarak Wind Rideri dahi öldürmüşler. Daywalker ı canlı bulduk ama ona canlı denemezdi. Şu anda britanya healerinda tedavide. Wishmaster kendini yatağa attı Wasp odayı yavaşça terk etti..
Hayır Arkadia oku o şekilde germeyeceksin dikkat et kahretsin!!! Ok yaydan çıkıp bir ağaca saplanmıştı. gülümsedi Wishmaster'a. Wishmaster tamam bugünlük bu kadar yeter dedi. Daywalker gene Wishmaster a doğru bir hamle yapmıştı ama gene kendini yerde bulmuştu. Wishmaster oğluna baktı ve gülümsedi.
Eski anılarını yeniden hatırlamak Wishmaster'a acı verdiğini fark etti. Uyumanın o an için yapılacak en iyi şey olduğunu farkında idi. Ama buda yaptığı bir hataydı. Rüyasında Daywalker'ı görmüştü. Ufak kısa saçlı babasına baktığında gözlerini içi gülüyordu. Rüyayı kabusa çeviren şey ise Daywalker'ın ağzından dökülen son kelimeleriydi... Güle Güle BABA!!!... Bir damla göz yaşı Wishmaster'ın yanaklarında süzüldü...Wishmaster aniden uyandı. Cübbesini giydi ve Healera doğru ilerledi. Yolda bir yabancı gördü Değişik bir duygu hissetti ama o an için buna vakit yoktu. Healerin kapısına geldiğinde bir büyücü Wishmaster'ın gözlerinin içine bakması herşeyi açıklamıştı. Wishmaster aniden deliye dönmüş bir şekilde ahıra gitti. Ahırda kimse yoktu. Yere bir kese altın koyarak oradan bir at aldı. Ahırdan çıkarken. aniden Wasp Atının eğerinden tutu ve onu durdurdu...
-hey hey hey yaşlı dostum nereye gidiyorsun bakalım dedi. Wishmaster ile göz göze geldiğinde onun ciddiyetini anladı.
Wishmaster sinirli bir şekilde
-Chaous lorduna ufak bir hediyem var dedi.
Wasp onu durdurmak için Wishmaster sağlam bir yumruk attı ve attan düşmesine neden oldu. at kargaşanın korkusu ile kaçmıştı çoktan. yumruk Wasp a çürümüş bir yanak olarak geri döndü. Wishmaster elini tutaraktan ormana doğru ilerledi...
bir yandan düşünürken bir yandan sinirini almak için ağaçlara vuruyordu. Neden Neden onların suçu neydi neden onları koruyamadım... Lonely, Elros ya siz nerde idiniz bunlar olurken neden bizim yanımızda değildiniz...
Elros dedi içinden
o Silah tutmaktan nasırlaşmış elleri aklına geldi La Cosa Nostra'nın lideri Elros... o gece neden bizi terk ettin o karanlıkta kaybolurken seni izliyordum ne bir veda nede başka bir şey söylemeden çektin gittin. ya sen Lonely dedi içinden senin ondan farkın neydi hala ikisinden de bir haber alınamıyordu... Wishmaster ormanın içinde farkında olmadan ogrelerin kampına kadar ilerlemişti. siniri yüzünden kendisine doğru inmekte olan silahı farkında deildi. son anda silah inmeyi kesti ve ogre yere yığılmıştı. Heey yaşlı kurt kampa dönsek daha iyi bu bölge o kadar güvenli değil dedi Wasp bir yandan dagerını ogrenin başından çıkartırken.
Wishmaster Wasp'a döndü ve
-sende onlar gibi gidecek misin dedi.
Wasp Wishmaster'a baktı ve sadece gülümsedi...
sabah olduğunda kampın hali daha kolay görünüyordu. ahırdan kalan küller hala sıcaktı. vadiyi saran ceset kokusu dayanılmazdı. birden irkildi bu Arkadiaydı. Cansız elf bedeni ayaklarının dibindeydi. Şaka olmadığını biliyordu ama içinden lütfen bir şaka olsun diyordu.
Aniden yerinden fırlamıştı Wishmaster Arkadia’nın ağaçtan düşüşü ile birlikte. Wishmaster Arkadia'yı kucağına alıp oğlum iyi misin demesine rağmen Arkadia hareket etmiyordu. Aniden wampir dişleri gülümseme ile belirdi Arkadia'nın usta bir hamle ile Wishmaster'ın kucağından kurtulup ağaçta oturduğu yeri aldı. Wishmaster kızması lazımdı biliyordu fakat sadece gülümseyerek kamp meydanına geri döndü.
Kampta gezdikçe ölülerin oluşturduğu kokuya alışmaya başlamıştı Wishmaster. Birden bir şey daha fark etti Ofelyay dı bu bir şeyin üzerinde sanki canını siper etmişcesine yatıyordu. Atı değneği ile dürttü. At çoktan ölmüştü. Var gücüyle atı ileri itince altında Yullia yı gördü. Omzunda bir ok saplı yatıyordu birden hareket etiğini fark etti Wishmaster. Yullia sen!.. kelimeleri dökülebildi azından sadece. Yaşıyorsun dedi. Gözlerini yumdu açtığında Lord Britishin kalesinde idi. Lord British in büyücülerine gelmelerini söyledi değneğini kaldırdı Wishmaster ve azından birkaç kelime döküldü aniden karanlık odada ufak bir ışık belirdi mor siyah karışımı ufak bir ışık bu ışık git gide büyüdü ve en sonunda rahatça bir insanın geçebileceği boyuta geldi. Gateden iki Britanya healeri girdi ve Yullia ile beraber geri döndüler. Karışık duyguları yüzünden ne yapacağını bilemiyordu Wishmaster sevinmeli miydi Yullia yı canlı bulduğu için yoksa üzülmelimiydi sadece Yullia bulduğu için o koca et yığını içinde… Yullia sen de beni bırakma dedi içinden. Kafasını toplamak büyücülerin yanına mahzene inmeye karar verdi. Mahzenin küf kokulu karanlık yolunda ilerlerken aniden biri araksında hissetti aninde arkasını döndüğünde kimse yoktu. herhalde aklım bana oyun oynuyor dedi içinden. Önüne döndüğünde imp ghosthand önünde idi. Wishmasterın eli istem dışı para eşyalarını kontrole gitti çünkü karşısındaki sosaria nın en ünlü hırsızlarından biri idi. Merak etme Wishmaster bu sefer almaya değil vermeye geldim dedi. Pembe bir pelerin verdi katlı bir şekilde. Wishmaster sanki taş kesilmişti o pelerini görünce, konuşmaya çalışıyordu fakat yapamıyordu. Lordum için ufak bir hediye dedi imp pelerini Wishmasterın eline bırakırken ve sonrada aniden gölgenin içinde kayboldu. Pelerine uzun uzun baktı Wishmaster. Karımın pelerini diyebildi en sonunda. Aniden irkildi Wishmaster deişik bir duygu kapladı içini ama iyi bir duygu idi bu aniden bir el omzuna değdi. Eliyle O eli omzundan atmak için bir hamle yaptı sargı bezlerini fark etti. Arkasını döndüğünde içindeki bütün kötü duygular yok oldu, çünkü Minako Aino karşısında duruyordu….
Daywalker ile Minako Aino britanya semalarında ormanda at koştururlardı. Tabiki Wishmaster Minako Aino’nun hızına yetişemezdi tıpkı diğer savaşçılar gibi. Minako Aino aniden yavaşladı. Karşılarında alt kişilik bir savaşçı ekibi duruyordu. Kalkanlarından düşman ordunun askerleri olduğu anlaşılıyordu. Minako Aino Wishmaster’a yavaşça döndü Wish ona bir gülüş attı ve kastını indirdi. Minako Aino aniden önüne döndü ve atını onların üstüne sürdü. Kafasını aniden kenara çekti ok ıslık çalarak yanından geçti. Bu o okçunun attığı son oku oldu kınından çıkan kılıç okcunun deri zırhını delip vücudu ile buluştu. Minako Aino arkasına bakmadan diğerlerine doğru ilerledi. Biliyordu ki o adam ölmese bile birkaç saniye sonra spazm geçirecekti ve ölümü daha acılı bir şekilde olacaktı. Karşısındaki diğer adam kılıcı ile Minako Aino bir hamle yaptı onada kolayca karşılık verdi. Grubun içine iyice dalmıştı. Minako Aino’nun yanında ona saldırmaya hazırlanan adam kılıcını kaldırmıştı fakat çoktan kılıcı tututan ellerine kan pompalayan kalbi demir ile buluşmuştu. Minako Aino’nun arkadan atını süren wishmaster’a doğru yöneldi iki savaşçı. Elini omzuna götürdü ufak bıçağını fırlattı. Bıçak adamın boğazına saplanmıştı. Arkadaşına bakmak için kafasını bir an için yana çeviren savaşçının son hamlelerinden biri oldu bu. Cansız bedeni arkadaşının yakınlarında yere düştü. Gözü Minako Aino arıyordu. Fakat bulamıyordu. Birden orionun sesini duydu. Minako Aino üzerinde yatıyordu. Hayır dedi içinden. Kalan iki adama doğru sürdü atını. Biri savaşçı idi dierinin ise elinde bir asa vardı. Atını git gide hızlandırdı. Bir ıslık sesi geldi ve karşısındaki adam birden yere yığıldı. Gelen ikinci ok diğer adama gelmişti fakat bir kayaya çarpmış gibi yere düştü. Arkasına baktığında Wasp ve Daywalker’ı gördü. Arkadia'nın öfkesini gözlerinden okuyabiliyordu. Iskaladım inanamıyorum şeklinde mırıldandı Wishmaster elini Arkadia'nın omzuna attı. Boşuna kendini hırpalama dedi Wishmaster. Daywalker adama doğru bir hamle yapmıştı kılıcı adamın bedenine geldiğinde değişik bir duygu hissetti. Nasıl dedi içinden orada bir adam vardı buna eminim. Yerde bir taş parçalarından başka bir şey yoktu. Daywalker dedi aniden Orion onu çoktan Wishmaster’ın yanına getirmişti. Bunu sende yapabilirsin dedi orion’a Minako Aino yavaşça Daywalker ı yere uzandırdı. Orion Minako Aino’nun yanına geldi birden solmuş cildi düzelmeye başladı. İçindeki zehiri ondan almıştı. Daywalker uyanır uyanmaz elini kılıcına attı karşısında Wishmaster'ı görünce rahatladı..
1. sayfa (Toplam 1 sayfa) [ 10 mesaj ] |
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız |