Son görev - Artenis
Sayfaya git: 1, 2, 3, Sonraki

Ultima Online Forum -> Role Play
 
Yazar
Mesaj
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm I ("Bitti...")
Yatağına uzanmış olanları düşünüyordu. Yaşadıkları vücudunu da beynini de yormuştu. İnancını yitirmek üzereyken herşey nasıl da lehine dönmüştü. Derin bir nefes aldı ve göğüsünü daraltan bütün sıkıntılarla birlikte geri bıraktı. Artık bitmişti.
"Bitti..."
Ağızından istemeden çıkmıştı. Duyguları o kadar yoğundu ki söylediğini bile farketmedi. Yüzünde bir tebessüm vardı ama hala gergindi. Gelecekte olacakları hayal ederek rahatlamaya çalıştı. Yavaş yavaş bulanıklaşan düşünceler içinde kendini huzurlu bir uykuya bırakırken, kapının parçalandığını duydu ve korkuyla gözlerini açtı. Karanlıktı, hiçbir şey görmüyordu. Sadece kapının olması gerektiği yerde belli belirsiz bir siluet. Ardından bir karaltının hızla yüzüne yaklaştığını hissetti. Elleriyle yüzünü korumaya çalıştı.
Olanlar saliselerle tanımlanabilecek bir zamanda gerçekleşti.


Kollarına kuvvetlice bir şeyin çarpmasından ve alnındaki sıcaklıktan başka hiçbir şey hissetmedi...

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:30
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm II (Artenis)
Siyah bayrak askerlerinden olan Artenis büyük bir savaşçıydı. Savaşlar zamanında ikinci orduda bin kişiyi komuta etmiş, ordusunun zaferine büyük bir katkı sağlamıştı. Savaşlara son verildiğinden beri de suikast görevlerini üstleniyordu. Şimdiye kadar beyaz bayrak yandaşlarından yirmi iki şanlı savaşçıyı öldürmüştü ve Khalmendor’un güvendiği, yakın adamlarından biriydi.






Ay takvimine göre kırk sekiz yaşındaydı. Uzun boylu ve kemikli yüzünde parıldayan, sarıya çalan gözleri vardı. Disiplini seviyordu. Askerleri ona saygı duymanın yanında çok da korkuyorlardı. Onu tanıyıp ta aynı hisleri taşımayan olamazdı. Seniterya topraklarında bir trolle dövüşüp ayakta kalan başka bir savaşçı ne görülmüş ne duyulmuştu. Sinirlendiğinde neler yapabileceğini kimse kestiremiyor, isteklerine boyun eğmekten başka çare bulamıyorlardı. Bakışları bile insanı ürpertmeye yetiyordu.




Artenis, emrine verilmiş, canını vermeye hazır elli askeri olmasına rağmen her göreve kendi gidiyor ve hep tek başına çalışıyordu. Bu seferki görevinde de prensibini değiştirmeyi düşünmemişti.




Siyah bayrak köylerinde huzursuzluğa neden olan bir düşmanın peşindeydi. Genç yaşına rağmen ismi tüm Seniterya’ya yayılmıştı. Fakat kimse gerçekten neye benzediğini bilmiyordu. Cesetleri bulunan her askerin ölümünden onu sorumlu tutuyorlardı. Söylentilere göre iyi bir savaşçı olmasının yanında korkunç büyülü güçlere sahipti. Asıl korkutucu olanda buydu. Ama Artenis bunların saçmalıktan ibaret olduğunu ve abartıldığını düşünüyordu. Peşinde olduğu kişinin diğerlerinden farkı yoktu. Kendini kahraman zanneden bir kılıç ustasıydı ve yakında kendi de adı da yok olacaktı. Sadece Artenis’in canını aldığı isyancılar sayılırken anılacaktı.




Artenis’in casuslarından aldığı haberlere göre; düşmanının Khalmendor krallığına yakın ufak bir marangoz köyü olan Aldanic’e gideceği konusunda söylentiler olduğunu öğrendi. Bu sebeple bir haftadır Bargat ormanının güneyinde kurulu olan bu küçük köyde dolaşıyor, aradığı düşmanın kim olduğunu bulmaya çalışıyordu.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:30
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm III (İlk Buluşma)


Köyde olduğu süre içinde, ticaret için geldiğini söyleyen fakat bir aydır köyde bulunan ve kimseyle konuşmayan gizemli birinin olduğunu öğrenmişti. Bu adam köydeki handa kalıyor, dışarı neredeyse hiç çıkmıyordu.




Hanı birkaç gün gözetledi. Han iki katlıydı. Alt katı bar olarak kullanılıyordu. Barın arkasında han sahibinin kaldığı bir oda, mutfak ve küçük bir deposu vardı. Üst katında ise üç odası ve barı yukarıdan izleyebilecek asma bir koridoru vardı. Sabahları köyde bulunan tüccarlara hizmet veriyordu. Bu tüccarlar buraya yük taşıyabilecek büyük at arabalarıyla gelir köylünün ürettiği ne varsa alıp giderlerdi. Akşama kalmazlar işlerini gün bitmeden bitirirlerdi. Akşam saatlerinde ise köylü gelir bütün günün yorgunluğunu orda atar başlarını taşıyamayana kadar içerlerdi. Ve hiç durmadan ormandan, hayvanlarından, keresteden bahsederlerdi. Hanın hareketliliği çok olsa da handa kalanların sayısı azdı ve bir kapı hep kapalı duruyordu. Düşmanını henüz görmemişti ama hedefini biliyordu.

Ne yapacağı belliydi. Uzatmanın manası yoktu. Bu işi bu gece bitirecek ve Khalmendor’un karşısına övgüleri dinlemek için bir kez daha çıkacaktı. Düşmanının yaptığı gibi onunda kendisini gizlemesi elinde olanı kaçırmaması gerekiyordu. Handa daha fazla görülmemeliydi.


O gün boyunca hanı dışarıdan izledi. Gece olunca içki içmeye gelenlerde gitmiş han boşalmıştı. Bir süre sonra hanın ışıkları söndü ve etraf iyice sessizleşti. Artık son adıma gelinmişti. İçeri girecek ve adamının ruhunu bedeninden ayıracaktı. Birbirinden ayıracağı sadece can ve beden değildi. Beyaz bayraklıların bağlı olduğu Liennah inancına göre başı gövdesinden ayrılan cesetlerin ruhları ebedi huzura asla kavuşamazlardı. Artines de bunu bir alışkanlık haline getirmişti. Hiçbir beyaz bayraklıya ne yaşarken ne de ruhlar diyarında huzur yoktu. Belindeki kuşağına bağlı silahların yerlerini düzeltti ve pelerinini açarak bütün vücudunu örttü. Ardından hana doğru sert adımlarla yürümeye başladı. Tamamen az sonra gerçekleştireceği vahşete odaklanmıştı. Etrafta hiç kimse yoktu, sessizlik öyle alışılmadıktı ki köyde zaman durmuştu sanki. Ortalıkta dolaşan birkaç aç köpek vardı ama geceyle öyle uyumluydular ki fark etmek çok zordu. Hele ki Artemis’in hiç ilgisini çekmemişti. Hana yaklaşırken o karanlıkta hanın kapısının açıldığını gördü. Birden transtan çıkmış gibi kendine geldi. Yanından geçtiği bir evin duvarına kendini yasladı ve görünmemeye özen gösterdi. Gerçi simsiyah peleriniyle yürüyor olsa bile görünmezdi. Açılan kapıdan birisi çıktı, pek seçilemiyordu ama onunda üzerinde bir pelerin ve yüzünü örten bir cüppesi vardı. Kapının önünde durup bir süre etrafa bakındı. Ardından seri adımlarla ama normal bir hızda yürümeye başladı. Artenis onun han sahibi olmadığını biliyordu. Düşmanını canlı kanlı ilk defa görüyordu.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:31
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm IV (Takip)

Bir an ne yapması gerektiğini bilemedi. Kafasında kurduğu basit plan değişmişti. Adam git gide ondan uzaklaşıyordu. Hemen toparlanıp peşinden gitmeye karar verdi. Aradaki mesafeyi koruyarak takibe başladı. Fakat gecenin karanlığı çok büyük bir dezavantajdı. Adam köylünün artık kullanmadığı eski orman yoluna doğru gidiyordu. Ormana girerse onu kaybedeceğini biliyordu. Artenis adımlarını hızlandırarak adama yetişmeye çalıştı. Düşmanı sanki bu anı bekliyormuşçasına bir fener yaktı ve yürümeye devam etti. Artenis olanlara bir anlam veremiyordu ama fenerin yanması işine gelmişti. Aynı zamanda adamın orman yoluna gireceğini de kesinleştirmişti. Ne yapmaya çalışıyordu? Kaçıyor muydu? Yoksa her şeyin farkındaydı ve bir tuzak mı hazırlamıştı?


Ağaçların arasından bir görünüp bir kaybolan fenerin ışığını takip etmeye devam ediyordu. Baltasını bağlı olduğu yerden çıkardı. İki karış boyunda bir kabzaya sahip olan baltanın kesici kenarı ayın hilal şeklini andırıyor, keskin uçları etrafındaki bütün ışığı toplarcasına karanlıkta bile parlıyordu. Baltaların vuruş gücüne her zaman hayrandı, gerçek bir savaş baltasının çok küçük kardeşine benzeyen alet sahibinin becerisine ve gücüne bağlı olarak aynı etkiyi yaratabiliyordu. Dengelenmemiş ağırlığı sayesinde daha sert vuruşa, keskin kenarının eğimi sayesinde de artmış kesme kuvvetine sahip bu silah bu boyutlarda ancak bir kılıç kadar ağırlığa sahipti. Bu özellikleriyle de Artenis için vazgeçilmez bir silah olmuştu. Balta kullanmak Artenis'e canice bir zevk veriyor, son vuruşun kendi hamlesi olacağını bilmek ise cesaretini katlıyordu. Takip ettiği ışık bir zaman hızlanıyor, bazen de yavaş ilerliyordu. Ses çıkarmamaya dikkat ederek aynı mesafeden takibe devam ediyordu. Bir süre böyle devam ettikten sonra ağaçlar yüzünden ara ara göremediği ışık tamamen yok oldu. Daha dikkatli baktı ama hiçbir ışık huzmesi yoktu. Kıpırdamaksızın sesi dinledi. Hiçbir şey yoktu, ne bir hışırtı ne bir hareket, gecenin sessizliğinde tamamen donuk bir karanlık. Artenis, ormanı tanımasına ve geceye alışkın olmasına rağmen bulunduğu durumdan huzursuzdu. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikir yürütemiyordu. Düşmanı kaçıyor muydu? Yoksa atağa mı geçiyordu?



Yol üzerinde ilerlemeye devam etti. Sanki attığı her adımda bir çukura düşecekmiş ya da etrafında onu parçalamaya hazır dağ kurtları varmış gibi temkinliydi. Diğer baltasını da eline aldı. İki elinde de silahı vardı ve sanki gecenin korkutucu sessizliği ile savaşa girecek gibi duruyordu. Gittiği yönde hiçbir şey görünmüyordu. Ağaçlar zaten zayıf gelen ay ışığını tamamen engelliyordu. Düşmanının hayatına son vermek için bu kadar beklememeliydi. Onu gördüğü yerde öldürmeliydi. Elinden kaçırmıştı ve artık bulmak daha da zor olacaktı. Ümitsizce ilerledikleri yönde yolu takip etmeye devam etti.


Bir müddet sonra yolun dışında ormanın içinde aydınlık bir alan fark etti. O yöne baktığında bir ışık gördü ve ışığın içinde bir gölge. O anlık seçilebilen ışık hemen söndü. Adamını bulmuştu. Tekrar kaybetmeye niyeti yoktu. Dalları birbirine girmiş sık ağaçların arasından hızlı adımlarla ışığı gördüğü yöne doğru yürümeye başladı. Bu adam canını sıkmaya başlamıştı. Oyun mu oynuyordu. Birazdan sadece kafasını değil bütün uzuvlarını ayıracaktı. Sinirini karşısına çıkan dallardan alıyordu. Bir an önce oraya ulaşmaya çalışıyordu. Tekrar elinden kaçırmak istemiyordu. Zaten bu iş çok uzamıştı. Bulunması bu kadar zor olan bir korkak neyin tehdidi olabilirdi ki. Ama yinede görevini yerine getirememek demek artık iş alamamak, Khalmendor’un gözünden düşmek demekti. Büyük Artenis’in destansı hikâyesinin rezalet sonu olabilirdi. Artenis savaşmak için doğmuştu, ya öldürecekti ya da savaşırken ölecekti. Adı da bu topraklar var oldukça, insan ırkı yaşadıkça yaşayacaktı. Yaşamdan anladığı ve tek amacı buydu.


Düşmanının siluetini son gördüğü yerde olmalıydı. Durakladığı yerin biraz ötesinde insan eliyle işlendiği bariz birkaç tahta parçası fark etti. Yaklaşıp baktığında tahtaların birkaç parça değil de yekpare irice bir kapıya ait olduğunu gördü ve şaşkınlığını gizleyemedi. Ormanın içinde bir ambarın ne işi vardı? O korkak pislik burada ne işler çeviriyordu? Aslında bunlar umurunda değildi. Aklına öylece gelip silinmişti. Sadece şu pisliği gebertmek istiyordu. Bunun artık görevle alakası kalmamıştı. Eğildi ve yerle hemzemin kapıyı zorladı. Esniyor ama açılmıyordu. İki eliyle yüklenip kuvvetlice çekince kapının bağlı olduğu ip koptu ve kapı açılıp ardına düştü. Işığın kaynağını bulmuştu.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:31
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm V(Bachus)
Toprağa gömülmüş, çürümüş kerestelerden yapılmış merdivenin, eski bir görünümü vardı. Yükseklikleri dengesiz dizilmiş bu basamaklar oldukça dikti ve şaşkınlık verecek kadar derine iniyordu. Yirmi, yirmi beş basamak devam eden merdivenin sonunda ışıldayan bir koridor başlıyordu. Duvarlarda ve tavanda birbirini destekleyen kalın tahtalar muhtemelen çökmeyi engelliyordu fakat bu birazda şans gibi görünüyordu. Tünelin içerisinden yüzüne ulaşan ışık, kaynağının sabitlenmiş bir gaz lambası olduğunu düşündürecek kadar hareketsizdi. Ahşap kirişleri bulunan bir tünelde meşale yakılacak değildi ama aradığı kişi lambanın sahibiydi. Artenis çok zaman kaybetmeden merdivenden inmeye başladı. Aşağı inerken hem tünelin sonunu merakından hem de kafasını kirişlerden birine çarpmamak için olabildiğince eğik yürüyordu. İlerledikçe toprak ve küf kokusu artıyor, her nefesinde burnunun içini yakıyordu.
Merdivenin sonuna ulaştığında dar koridoru ve sonundaki kapıyı gördü. Ama ilgisini çeken koridor boyunca asılı duran hayvan leşleri idi. Kuşlar, fareler, tilkiler, domuz ayakları ve çeşitli hayvan organları. Mide bulandırıcı bir görüntüsü ve iğrenç bir kokusu vardı. Üzerlerinde gezinen böcekler ve içini kemiren kurtlar leşleri hareketli gibi gösteriyorlardı. Düşen böcekler ise balçık kıvamındaki tabana gömülüyordu. Toprak çamurlaşmış ve çok yumuşaktı. Artenis yürümeye devam etti. Kapının yanında asılı duran lamba tam da görmek istediği şeydi. Kapıya vardığında içeri nasıl gireceğini pek fazla düşünmeden silahlarını kaldırdı ve ayağıyla kapıya sertçe vurdu. Kapı bağlı olduğu yerlerden kırılarak parçalandı ve iki kişiyi göz göze getirdi.


-------


Tahta parçaları etrafa saçılırken düşmanı karşısında belirdi. Beklediğinden daha yaşlıydı. Üzerindeki uzunca cüppe epeyce giyildiğini belli edecek kadar eskiydi. Cılızdı. Bakımsız saçları ve sakallarıyla dilenciye benziyordu. Ama gözlerinde ne korku ne heyecan vardı. Kendine güvenen sert bir bakışla,
"Sende kimsin? Burda ne arıyorsun?" dedi. Sesi tok ve gür çıkmıştı.
Artenis adamdan hiçte etkilenmemişti. Kendinden olabildiğince emin ve vahşice bir memnuniyetle,
"Ruhunu tanrına göndermeye geldim." dedi ve kapıdan içeri girdi.
Aslında bu sözünden sonra düşmanının ona saldırmasını bekliyordu fakat adam ürkerek geriledi. Arkasındaki masaya çarptı, yere bir kaç şişe ve cam kap düşerek kırıldı.
"Benim sana ne zararım var? Yeter ki söyle ne istiyorsan yaparım?" diyerek iyice masaya dayandı.
Artenis böyle oyunlara gelmeyecek kadar deneyimliydi.
"Vay be! Bütün ülkeye korku salan büyük savaşçıya da bakın keşke seni şehirde kıstırsaydım da bu halini herkes görebilseydi. Silahını çek ve erkek gibi öl." dedi ve adamın üzerine doğru atıldı.
Aralarındaki iki adam boyu mesafeyi neredeyse iki adımda kapatan Artenis sağ elindeki baltayı adamın boynuna doğru savurdu. Pelerini kolunu savurmasıyla havalandı. Kara bir gölge gibi adamın karşısındaydı.
Son saniyelerinde zavallı adamın ağızından bir kaç kelime döküldü.
"Zan ya-ley don pure!"
Bu sözlerle birlikte Artenis karnına bir top mermisi yemiş gibi kapının dışına kadar sürüklendi. Ne olduğunu anlamasına zaman bulamadan cılız adam başında belirdi ve
"Yanlış adamı buldun Khalmendor'un köpeği, ben aradığın kişi değilim. Brana fuu"
Artenis zaten acısından kıvranırken birden nefes alamaz oldu. Birisi boğazına sarılmış gibiydi ama boğazını tutan kimse yoktu. Ellerini boynuna götürdü nefes almak istiyordu. Ağızını açıyor, nefes almaya çalışıyordu ama nafile. Patlayacak gibiydi bütün kan beynine toplandı. Adi büyücüyü hala duyabiliyordu.
"Fakat burada karşılaştığın Bachus de olsaydı sonun aynı olacaktı pislik!"
Soluk borusu kırılcak gibi sıkıldı. Artık dayanamıyordu, kendini bırakmayı ve ölmeyi düşündü. Elleri iki yana düşmüş bedeni gerilmişti. Gözleri son kez adamı gördüğünde üzerine tükürüyordu. Sol eli belindeki hançeri tuttu. Kınından çekmesiyle adamın ayak bileğini kesmesi bir oldu. Büyücü acı içinde haykırarak yere düştü. Artenis'in birden nefesi açıldı ve öyle derin bir nefes aldı ki ciğerleri yırtıldı sandı. Beyni uyuşmuştu, kendinde değildi fakat ne yapacağını biliyordu. Yerden doğruldu. Dizlerinin üzerine kalktı. Cılız adam yanındaydı.
Büyücü elini uzattı, "Vas fla... ııgh."
Önce sesi kesildi sonra eli düştü. Göğsündeki hançere baktı, öldü.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:31
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Bölüm VI
Tek elini duvara dayayıp güç almak istedi fakat takati kalmamıştı. Olduğu yerde kendine gelene kadar bekledi. Nefes aldıkça soluk borusundaki ağrıyı hissediyordu. Tek eliyle duvara tutunuyor diğeriyle boynunu ovuşturuyor, gözlerini açmak bile zor geliyordu. Kaç kez ölümden döndüğünü kendi bile bilmiyordu ama boğulmak en kötüsüydü. Acı yoktu ama çaresizlik...

Sadece ölüme yaklaştığında tanrıları hatırlardı. Şimdi de o anlardan birini yaşıyordu. Bir yandan şükretmeye başlamışken bir yandan da bu iki yüzlülüğünü düşünüyor ve bunun için de af diliyordu. Tabii boynundaki ağırılar geçince bu inançlı halinden eser kalmayacaktı.
“Ölmek insanı yoruyor” diye düşünüp gülümsedi kendi kendine. Biraz toparlanmıştı. Yanındaki cansız bedene bakarak,
“Öyle değil mi, hokkabaz” deyip hançerini saplı olan bedenden çıkardı. Büyücünün kolunda temizledikten sonra kuşağındaki kınına koydu ve ayağa kalktı. Kıyafetlerinin heryeri çamurlanmıştı. Şu durumda bu önemsenecek birşey değildi. Zaten sebep olan kişi de artık yaşamıyordu. Silkinip büyücünün odasına girdi. Baltalarından biri hemen önündeydi, eğilip aldı. Diğeri, üzeri şişelerle dolu bir masanın altındaydı. Masada değişik renklerde sıvılar bulunan şişeler, bir kasenin içinde kendi kendine kaynayan su, parçalanmış kurbağa uzuvları bulunan bir kap... bir de eski bir kitap vardı. “Büyücü işleri”. Pek anlamazdı bu işlerden, hoşlanmazdı da ama eğer kendini anında bir yere göndermek gibi bir büyü olsaydı bunu yapabilmek isterdi.
Diğer baltasını da alıp yerine yerleştirdi. O sırada gözüne kitaplarla dolu bir raf ilişti. Kitapların arasında tanıdığını sandığı bir kitap gördü. Diğerlerinden daha irice olan kitabın kalın, işlemeli bir kabı vardı. Eskimişti ama gümişi rengini tanımıştı. Ama nereden? Sanki bunu düşünmek beynini açmış gibi birden büyücünün sözlerini hatırladı. “Bachus”, öldürdüğü büyücü düşmanının ismini söylemişti. Düşmanı hala canlıydı, yerde yatan ceset onunki değildi. Gözleri irileşti ve sinirleri gerildi. Girişteki kapıda ışığı gördüğünde içindeki gölge oydu ve burdan çıkmıştı şimdi anlıyordu. Bachus handaydı.


Çok zaman kaybettiğinin farkındaydı. Bu olamazdı. Bugün şanssızlık peşini hiç bırakmamıştı. Gözleri alev fışkırtacak gibiydi. Tanıyanlar Artenis’in bu halini iyi bilirdi. Şu an karşısına ordu çıkarsanız ordunun içine dalar hepsini telef eder yine hıncını alamazdı. Durduğu yerden hızlıca dönerek dışarıya doğru koşmaya başladı. Merdivenlerden sanki uçarcasına çıktı. Kapıdan çıkıp ormanın içinde kalınca önce biraz durakladı. Zifiri karanlık. Hiç birşey göremediği birkaç saniye “keşke lambayı alsaydım” diye düşünürken gözleri karanlığa adapte oldu. Ağaçları ve dalları seçebildiğini farkettiği anda köye doğru tekrar koşmaya başladı. Pelerini ardında havalanıyor, bastığı yumuşak topraktan hiç ses çıkmıyordu. Geceyle bir olmuş karanlık içinde süzülüyordu. Bu haliyle hikayelerde anlatılan ormanın koruyucu ruhlarını anımsatıyordu. Hızını kesmeden koşmayı sürdürdü. Karşısında evler gördüğünde ormandan çıktığını ve köye vardığını farketti. Hana varmaya o kadar konsantre olmuştu ki sanki bedeni otomatik hareket ediyordu. Hemen hana yöneldi ve hızını biraz yavaşlattı. Sokak bıraktığı gibi boş ve sessizdi. Nefesini düzene sokmak için biraz bekledi ve hanın kapısına doğru yürümeye başladı.
Hanın kapısını ittirdi ama kapı kilitlenmişti. Çift kanatlı geniş bir kapıydı. Biraz zorladı kapılar esniyordu. Biraz daha zorladı, gürültü yapıpta hancıyı ve ailesini başına toplamak istemiyordu. Biraz daha yüklenince kapı bir çatırtıyla açıldı. İçeriden herhangi bir ses gelmiyordu, şimdi sıra ikinci kapıdaydı. Bir müddet daha barı süzdü ve kafasını yukarı çevirdi. Üst katta görebildiği odaların kapıları kapalıydı, ortalıkta kimse yoktu. Düşmanının kaldığı oda bulunduğu yerden görünmüyordu. Üst kata çıkan merdivene doğru hareketlendi. Merdivene yaklaşmışken ardından,
“Hey, nereye gidiyorsun?” diye seslendi hancı. “Kapattık.”
Hancıya doğru döndü. Hancı barın yanından Artenis’e doğru geliyordu. Üzerinde dizlerine kadar gelen geniş bir gecelik vardı ama o bile göbeğini saklayamıyordu. Koca göbeği yürürken sağa sola sallanıyor kendiside yalpalayarak yürüyordu. Yataktan kalktığı belliydi ama canlıydı. Belli ki sesi duymuş ve ürkmüştü.
Artenis, “Bir arkadaşım burda kalıyor da onun yanına geldim.” derken hancıya doğru yürümeye başladı.
“Bu zamanda burda kimse kalmaz. Sana kim dediyse yanlış demiş. Odalar boş.” dedi hancı sinirlice. Artenis’in hareketlendiğini görünce barın köşesinde durarak.
“Ama aradığın geceyi geçirecek bi yerse işte onu ayarlarım.” diye ekledi.
“Arkadaşım Bachus beni burda bekleyeceğini söylemişti. Yanılan sen olmayasın?” dedi Artenis imalı bir şekilde ve karşısında durdu.
“Kendi hanımdan haberdar olmadığımı mı söylüyorsun.” dedi sırıtarak. “Başka birşey istemiyeceksen uykuma devam edeceğim, izninle.” diyerek kapıya doğru başını çevirdi.Artenis çevik bir hamleyle adamın ağızını kapatıp bara yasladı ve hançerini çıkarıp adama gösterdikten sonra kulağının altından boynuna dayadı ve kısık bir sesle,
“Evet şimdi muhabbetimize baştan başlayalım. Beni kral gönderdi ve bir suçluyu arıyorum. Sen ise onu saklıyorsun. Şimdi cevap ver Bachus yukarıda mı?” dedi.
“A- a- adını bilmiyorum. Beni tehdit etti. Karım çocuklarım var. Eğer kimseye söylemez onu korursam birşey yapmayacağını söyledi.”
“Neden köy korucularına haber vermedin peki?”
“Iıh. Ayrılırken çokta altın vereceğini söyledi. Özür dilerim efendim. Ben, ben bilmiyordum. Lütfen kurtarın beni onlardan.”
Adam konuştukça Artenis’i daha da sinirlendiriyordu. Kendi halkından kimseye zarar vermezdi ama bu adam haketmişti. Kimsenin kimseyi korkuttuğu yoktu. Bu adam altın için bir suçluyu saklıyordu.
“Madenlere karşı ilgin var demek he! Al bak bende ne var.” diyerek elindeki hançeri tam kalbine soktu. Adam o an can verdi. Artenis cansız bedeni yere bıraktı. Artık Bachus’ün odada olduğuna emin olmuştu. Sakince merdivenlerden çıktı ve asma koridorda ilerledi. Baltalarını eline aldı ve kapının önünde durdu. Kafasını yere eğip ciğerlerindeki bütün nefesi boşalttı. Nefesini geri alırken kafasını kaldırıp kapıya baktı ve...

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:32
DarkKnight
Uzman



Yaş: 34
Kayıt: 04 Şub 2012
Mesajlar: 179
Cinsiyet: Erkek

Durumu: Çevrimdışı

DarkKnight
Uzman
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
Fırsat bulamadım ama tahmin edebiliyorum güzeldir akşam okucam eline saglık.

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
12 Mar 2012 10:53
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
bazı yerlerde acemiliğim cok belli oluyor .
ama olsun paylaşmak istedim.
okuyuncada yorumlarını duymak isterim arkadaşım.
haşin erkek:D

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 10:55
kabraxis
Usta



Yaş: 39
Kayıt: 08 Nis 2011
Mesajlar: 219
Cinsiyet: Erkek
Nerden: İstanbul

Durumu: Çevrimdışı

kabraxis
Usta
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
gece sıkılırsanız ıyı gıder. Ben olsam okurdum;)

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder Yazarın web sitesini ziyaret et  
12 Mar 2012 23:18
Milamber
Oyuncu

Avatar

Yaş: 43
Kayıt: 29 Oca 2012
Mesajlar: 34
Cinsiyet: Erkek

Durumu: Çevrimdışı

Avatar
Milamber
Oyuncu
Son görev - Artenis Konu: Yanıt: Son görev - Artenis
Alıntıyla Cevap Gönder
devamı?

 
En Yukarı Git
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder  
16 Mar 2012 19:31
 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder Sayfaya git: 1, 2, 3, Sonraki
1. sayfa (Toplam 3 sayfa) [ 21 mesaj ]  

 
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız